73 entry daha
  • yılmaz güney'in duvar'ı, sırf şiddeti açıkça gösterdiği için belli bir realizm atfedilen bazı filmleri ve seyirciyi şoke etmeye andiçmiş gaspar noe, chan wook park gibi yeniyetme yönetmenlerin bizi dünyanın somut gerçekleriyle yüzleştirdiği söylenen birçok filmini doğallıkta kat be kat aşan bir sertlik ve uzlaşmazlık abidesi; güney'in sinema anlamında beslendiği düşünülebilecek neorealistlerin yine de bir umudu barındıran sinemasını şöyle alaycı ve küçümser bir gülüşle kenara koyup, bunu içinde yetiştiği yoksulluğun, maçoluğun ve dahil olduğu fikriyatın siyaseten katlinin, yani onun formasyonunu oluşturan sert koşulların mayasıyla en uç noktaya taşıdığı bir tavrın ürünü.

    duvar'ın yapıldığı 1983 itibarıyla bir 12 eylül filmi olduğu söylenebilirse de 12 eylül'den muzdarip solcu mahkumların konduğu koğuşun filmdeki nispeten küçük rolü ve filmin daha çok kadınlar ve çocukların dünyasına odaklandığı düşünülünce bunun çok daha büyük bir karamsarlığın, umutsuzluğun ve daimi bir ahvalin filmi olduğu söylenebilir. politik bir değerlendirme yapmaktan çok bir insanlık durumu hikayesi anlatmaya çalışıyor, büyük bir öfkeyi dışavuruyor. zira tuncel kurtiz'in oynadığı gardiyan filmdeki tek iyi karakter ama o da zamanla safdışı edilip hiç bir şey yapamaz hale geliyor ve yine filmin sonunda, işlerin daha kötüye gitmesinden başka bir ihtimal de hesap dahilinde değil.

    duvar, bazen dünya sinema tarihi'nde adı anılan yılmaz güney'in bu payeye layık olduğunu ispatlayan bir film ve gördüğüm en sert bir iki filmin arasında olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim zira bugüne kadar izlediğim bir çok hapis, zulüm ve işkence filmini bir pollyanna hikayesi kategorisine sokacak kadar hardcore.
272 entry daha
hesabın var mı? giriş yap