13 entry daha
  • uzun süren ortodonti tedavilerinden sonra insan kendini fazla terbiye edilmiş sirk hayvanı gibi hissedebilir. normal şartlar altında bir insan ayda bir "eyvah dişlerim sarardı, eyvah üzerlerinde minik siyahlıklar mı var sanki" gibi dertler edinmez; ortodonti vakası ise elinde aynayla gezip farklı dişler arasındaki beyazlık oranı farklılıklarını ölçer. dişleri çürümeden diş doktoruna giden kimseler bunların arasından sıkça çıkar (bu iyi bir şey aslında). aylar, yıllar süren dişçi koltuğu maceraları bir gün bitince, derinden bir oh çekilir, ama kontrole giderken, misal, iki ayak üstünde durmayı ateşte yürüyerek öğrenmiş dört ayaklıların ateş görmüş haline dönülür...ortodontik tedavi tamı tamına bir disiplin ve ceza analojisi gibidir; dişlere çaktırmadan dur diyince durmayı, yürü diyince yürümeyi, kendileri için ayrılan koltuklara cebren ve hile ile oturmayı, küçükse büyümeyi, büyükse küçülmeyi, her şekilde orta yolu ve mükemmel dişler imajını sergilemeyi öğretir esnek ama güçlü teller. dünya küreselleşir kimlikler akışkanlaşırken, ağzının içinde de dişler küreselleşmiştir. hem ortodontik tedavi ne kadar iyi veya ne kadar kötü yapılırsa yapılsın, geri dönüşsüzdür; diş kontrollerinde eziyetlere katlanılarak hizaya sokulmuş dişler, daha önce gördükleri manzarayı hatırlayan gözler yüzünden titrer, huysuzluk eder, sırf kapris olsun diye ağrır sızlar... böyle anlatınca dünyayı bekleyen felaket senaryolarına benzedi, biliyorum, ama korkulacak bişey de yok aslında. tüm erkek çocuklarının sünnet edildiğini sanan oğlan çocuğu korkmuyor sonuçta.
170 entry daha
hesabın var mı? giriş yap