43 entry daha
  • yeni çevrimin pek moda olmadığı dönemde yapılmış iyi bir yeni çevrim. mann' l a takedown'da yapamadıklarını yapmak için bir fırsat elde etmiş; yeni karakterler, felsefe yüklü-varoluşçu bir alt metin ve daha iyi mercekler. bu gün bir çok mann severin l a takedown'u heat'den daha iyi bulmasının temelde ki nedeni olan öykü akışının hipnotizma etkisi de unutulmamalı. alex mcarthur'un hanna karakterini canlandırma inceliğinde pacino'nun daha sonra ki oyunculuğundan izler görmenin ve de niro'nun 90'ların ikinci yarısında denemeye başladığı 'içerden oynamalı' akışın devamlılığıyla burun, buruna gelmenin tek kaçınılmaz yönü ise; mann'in pek övülmeyen oyuncu yönetimi-o zaman kafasında kurduğu film ile heat arasında müthiş bir söz birliği var. öyle ki bir çok dillendirmek istediği diyalogu yer darlığından monoluğa, hatta ters tepkisel metinlere iliştirilmiş bir keskinlikte gözden kaçmıyor değil. ( l a takedown'da direk hanna'nın kız arkadaşı; hanna'ya yaptığı işin açmazları ile yaşamanın karartısından söz ederken-heat'te neil olarak karşımıza çıkan karakter patric mclaren; -ı am lonely, bu it doesn't bother me--cevabında ki gibi daha keskin ve kendinden emin.) bu gün miami vice ile deadwood'tarzı bir amerikan ikonografisinde ısrar eden mann karakterleri beslediği kaynakları ifşa etme konusunda hala çekimser. ilişkilerin silahlardan daha tehlikeli olduğu filmler çekme alışkanlığı ise bir düstur biçeminde karşımıza çıkıyor. l a takedown klasik bir katarsis kapanışını hiçe sayarak, çok farklı bir sonla biterken; heat'de waingro'nun yerini öğrendikten sonra u-dönüşü yapan neil'in bir kaç saniye önce tünelde, sanki ilahi bir ışıkla yıkandığı sahne, daha sonra ki yıllarda insider ve ali'de şartların oluşturduğu şıklarla yüzleşecek cesareti bulan insanların kamera karşısında ki gücü olarak yansıyacak perdeye. ve her ne olursa olsun bütün sonuçların karakterlerin içine işlemiş yapısal duruştan kaynaklandığı ve her defasında zihnin durduğu bir kaç an-(miami vice'da crockett'in denize doğru baktığı sahne, yakında bir şeylerin ters gideceğini hissetmesiyle alakalı ve bize bunu hissettiren diğer mann filmleri. ne var ki o sahne o filmde oldukça acemice kotarılmıştı. bu şu anlama gelebilir 'benim bir yönetmen olarak vice'la kurduğum ilişki diğer filmlerimin önünde. [ki ben the keep'te ki plastik hissiyatı içine çekmiş biri olarak buna katılmıyorum.] senin bir seyirci olarak referans aralığın bu olmalı. manhunter'da denize bakan will, aslında tüm şartlardan bağımsızlaşıyor-vice bu noktada geri dönüşümü olmaya bir yerde.) aslında senin yaşarken tereddüt ettiğin bir avuç ana tekabül ediyor. ve sende biliyorsun ki bu deniz durulmayacak.
360 entry daha
hesabın var mı? giriş yap