510 entry daha
  • yıllardan beri bu güzide organ için bilgisayar benzetmesi yapılır.

    genel kanıya göre beyin, duyularımızla elde ettiğimiz bilgiyi farklı bölümlerinde bir takım işlemlerden geçirdikten sonra geri bildirim halinde sentez yapıp çıktı veren bir organdır.

    yani ona iki tane "5" verirsek; o iki 5'i kendi amacına göre çarpar, böler, çıkartır, toplar, karesini alır....vs. ya da 5'e duygusal anlamlar yükler uğurlu sayı ilan eder veyahut öfke kusup lanetler.

    ancak gerçekte süreçler pek de böyle işlemiyor, beyin bilgisayardan çok kuantum alanına benziyor. yani gözlemci etkisi, gerçekliğimizi değiştiriyor bir anlamda.

    örneğin biri bize nasılsın? dediğinde bilindik "iyi, senden?" cevabını veriyoruz ; ama "nasıl hissediyorsun?" gibi bir soru geldiğinde bu kez "iyi" cevabı, "çok kötü"den "mükemmel"e kadar açık bir aralığa hizmet ediyor.

    esasında beynimiz biraz schrödinger'in kedisi hikayesine benziyor.

    beyin aynı anda milyonlarca düşüncenin aynı anda düşünüldüğü, yeni filizlerin oluşturulduğu, kiminin tohumlaştığı, kiminin çürüdüğü koca bir kuntum alanı ve bu alan içindeki düşünceler, biz oraya bakmadığımız sürece aynı anda varlar, ta ki biri size "hayırdır noldu?" diye sorana kadar.

    o andan itibaren; üzgün ve morali bozuk "sen" ortaya çıkar.

    bu noktadan sonra kapak kaldırılmış, gözlemci işe dahil olmuş ve gerçeklik algınız değişmiştir.

    edit: merak edenler için ayrıca (bkz: kuantum mekaniği/@sir dangerous)
140 entry daha
hesabın var mı? giriş yap