183 entry daha
  • tanim yapalim:
    eksi sozluk'e yeniden yazmama sebep olan filmdir.(ki demek ki bu yazmama-yeniden yazma periyodunda tanim yapma zorunlulugunu unutmamisiz.)

    simdi, "simdi,cizgi roman'i okumadim ama.." cumlesiyle baslayan her yorumu,her dusunceyi,her elestiriyi bir telefon ile yok ediyorum.
    bir konu hakkinda yetkin,ve etkin olmasini umdugunuz,bir yorum/elestiri/lakirdi yapacak iseniz konuya tumuyle hakim olmaniz,yorum/elestiri/lakirdi yapmanin primer zorunlulugu haline geliyor.o yuzden usenmeyiniz,zamaninda amazon'dan yahut robinson crusoe,gerekli seyler gibi kitapevlerinden edinemediginiz bu graphic novel'i turkcelestirilmesi ve dagitimindan sonra okuyunuz.

    efendim; frank miller,cizgi roman konseptini alip yukari tasiyan,bu konsepti cizgi roman isminden cikartip graphic novel gibi yumurtalikli ve parlak bir sifatla taclandiran bireylerden bir tanesidir.bu isimlerden bir digeri alan moore kadar sinema uyarlamalari konusunda yetkin olmasa da,sin city'nin olusumunda yaptigi katkilardan dolayi biz sinemaseverlerden,cizgiromanseverlerden,hemsinemahemcizgiromanseverlerden yildizli pekiyi'yi almis,kirmizi kurdelayi yakasina takmistir.amma ve lakin,neon dunyasinin yeni yeni tanimaya basladigi frank miller,masa lambasi isiginda alan moore kisisi ile,neredeyse,taban tabana zit bir karakterde bir insan evladidir.cizgi roman uyarlamalarina deginidimiz su zamanda bahsetmeden gecemeyecegimiz v for vendetta'dan da anlayabileceginiz gibi alan moore bati ve batili degerlere giydiren bir usluba sahipken,frank efendi biraz daha gotyalak bir uslubu tercih etmis,bu gotyalakligi ile sinir tanimamis,bu baslikta da telaffuz edildigi uzere batman vs usama bin ladin gibi bir fikirle saskinlik-o-metre'mizde cigir acmis bir kisi olmustur.

    dolayisiyla;
    gercek-1: frank miller,300 nam graphic novel'da dogu-bati celiskisini,medeniyetler savasi kavramini kullanmis,bu kavrami kullanirken tarafli bir tutum takinmistir.simdi bu gercekten yola cikarak soyle diyebilmemiz mumkun; "eger 300'u bu yonden elestiriyorsaniz,elestirinizi filme ve filmin yapim ekibine degil,frank miller ve eserine yoneltiniz."

    gayet tutarli gozuken bu argumandaki dusunce eksikligini gormek icin ucuncu gozumuzun acilmasina gerek yok.
    birincisi,herhangi bir seyi aktarma yoluna giderken,aktarimi yapanin kullandigi dil onemsizmis gibi davranamayiz.sonuc olarak bizim kulagimiza fisildayan bu aktaricinin sesidir ve artik kendi sozleri haline gelmistir.misal,ahmet isimli bir sahis bizi homoseksuel olarak nitelendirmis,mehmet de bize gelip "sen homoseksuelmissin,ama ahmet dedi" gibi bir tavirla cumle kurmaya yeltenmisse,cumleyi tamamlamasina firsat vermeden ilk yumrugu yiyen suphesiz ki mehmet olacaktir.

    yani persliler'i; vahsi,barbar,3 metre boyunda,elleri kemiklesmis,disleri sivrelmis ve komunikasyon araci olarak anirmayi secmis bir irk olarak gosteriyor ve hakli olarak bu yuzden elestiriliyor,toynaklilar familyasinin uterusuna sokup cikartiliyorsaniz bunu haketmissinizdir.bu elestiriye karsit-arguman olarak kullanilan "tamam bu filmde boyle ama,cizgi romanda boyle ya? napalim abi ordan almislar iste?" fikri de bastan sona gecerliligini yitirmis bir fikir olarak kubbede kaliyor.kimse zach snyder'in basina silah dayayip; 300 isimli pek bilinmeyen ama korkunc derecede etkileyici bir tarihi soylenceye sirtini dayamis,yeryuzunun gordugu en insanlik-disi topluluklardan biri olan spartalilar'i bes okka yumurtalikla gosteren ama buna karsin persliler'i orc'tan bozma bir sekilde tasvir eden bir cizgi roman var,bu cizgi roman'i uyarlamalisin ve persliler'i pisbok insanlar gibi gosterip arada da frank miller efendi'nin sokusturdugu medeniyetler savasi gondermelerini de unutmamalisin diye tehdit etmemis.boylece ikinci bir gercege gecebiliriz;

    gercek-2:hangi fikre,hangi iddiaya,hangi uyarlamaya sirtini dayamis olursa olsun,filmin bizzat kendisinde verilen cirkin mesajlardan,rahatsiz edici tasvirlerden ilk once filmin kendisi,ve yapim ekibi sorumludur.yani "bu filmde bu tip seyler var,var ama cizgi romanda oldugu icin var" argumanini da cope atiyoruz.

    kaldi ki,madem bir cizgi roman uyarlamasi yapmak niyetindesin,sin city'den asina oldugumuz "her goruntuyu birebir kopyalayayim" gibi bir teknikle yola cikiyorsun,yani mota-mot bir benzerlik kaygisi guduyorsun,hangi akla hizmet cizgi romanda yer almayan bir sahneyi,salt sansasyon beklentisiyle filme koyuyor,atesli bir ozgurluk-ozgur adam mesaji verdikten hemen sonra berrrrrrbat bir transition'la sacma sapan bir sikis-sokus sahnesine geciyorsun,anlamak mumkun degil.anlatmak istedigin bir sey yok,oh-cok-bagli oldugun cizgi romanda olmasi ve bunun getirdigi dahil etme zorunlulugun yok,siktiriboktan bir transition ve igrenc bir cutout tekniginle yaptigin icin estetik acidan da sifir,nazar boncugu olsun diye mi koyuyorsun belli degil.zach?

    madem ki bu uyarlama hususuna da dokunduk,sunu da eklemeden gecmeyelim.
    evet,tartismasiz bir sekilde korkunc goruntuler tasiyan bir filmdir 300."asla bu gibi goruntler yakalayamayacagim" diye kendini yakmak uzere olan bir goruntu yonetmeni adayiyla izledik,gorsel duyularimizda orgazm yasadik ve titreye titreye bosaldik.
    ancak.
    filmi bu yonde el ustunde tutmanin yanlis oldugu inancindayim.yani yonetmenin ve goruntu yonetmeninin sorumlulugu olan sahne duzenleme,kamera yerlesimi,isik,renk,detay vesaire gibi onlarca detay zaten islenmis.yani elinde ne yapacagina yonelik cok detayli bir kullanici kilavuzun var; replikler hazir,atmosfer hazir,plan hazir,dekor hazir,renk hazir.zaten bunlarin yarisindan fazlasini da bilgisayar ile hallediyorsun,o zaman ben bunda ovecek ya da el ustunde tutacak bir sey goremiyorum.burda ovguyu cizgi romanin kendisi hakediyor dersek,herhalde pek de yanlis olmaz.zaten film bu ozelligi ile uyarlama klasmanindan kopyalama klasmanina geciyor.bir arabesk sarkiyi 225 metronom ve kok distortion'la calip buna cover diyen yeni yetme liseli rock gruplarinin yaptigi bir sey gibi,cizgi romandaki goruntulerin ustune kattigi,ekledigi,koydugu bir sey yok,olsa bile filmin toptan icine eden bir cinsellik sahnesi.
    tabii ki burada ciddi bir kavram karmasasiyla yuzyuze geliyoruz.robert rodriguez'in sin city'si ve snyder'in 300'u arasindaki benzerlikler,benim acimdan,sadece ikisinin de frank miller imzasi tasimis olmasi ve goruntuyu birebir yansitma kavramiyla sinirli kaliyor.oyle ki sin city'yi elinize alir okursaniz cizgilerin,daginikligin sizi bogdugunu hissedersiniz,bu bogulma halinden bir etki cikarimi yapmaniz cok zordur.edgar allan poe efendi "philosopy of composition"'inda bir eserin en onemli silahinin etki oldugunu soylerken yanilmamistir.o yuzden size bu etkiyi veremeyen sin city icin,sinematografik anlamda yapilmasi gereken daha fazla sey bulunur.etkinin yaninda siyah-beyaz kavramini,bu kavrama mukabil isik-golge kullanimini,epik degil de lirik bir anlatim iceriyor olmasini sayabiliriz.ama elimizde tarihin en akla ziyan savas hikayelerinden biri varken,frank miller bu hikayeyi kagida dokme esnasinda sin city'de yaptigi cimriligin yerine daha fazla detay ve daha onemlisi renk faktorlerini akil etmisken,bir yonetmenin cikip da savasin en can alici sozlerinden biri olan,"then we shall fight in the shade" lakonizm'ini bu kadar kotu adapte ediyor olmasi,molon labe'yi en alakasiz yerde kullanip,esas kullanilmasi gereken yerde de "kilici agirdi,cunku gotune carpiyordu" gibi dandik bir mentaliteyle sunmasi,"ama cizgi roman'da boyleydi" safsatasina bulasmadan,iyi yonetmenlik fikrini de cope atmamiza olanak taniyor.

    sonuc olarak;
    cizgi romanin kendi tutarliligindan sinema perdesine yansiyan goruntu akisini,bu goruntunun muzik ile uyumunu hos buldum.ama sadece bu kadar,benim icin hic ama hic orijinallik tasimayan bir cover gibi 300,yer yer gereksiz,tribune oynayan sahnelerle,medeniyetler savasi konusunda durdugu tarafli ve cirkin yerle pic edilen,ama frank miller efendi'nin dusundugu,yarattigi sahneler ve etkiyle kotarilan bir film.
385 entry daha
hesabın var mı? giriş yap