14 entry daha
  • sene 2003 falan herhalde yanlış hatırlamıyorsam. ilkokul 4 ya da 5 de olmalıyım. her cuma yeni sayısı çıkıyordu. öğle vakti hava sıcak okuldan yeni çıkmışım. üzerimde mavi önlük var beyaz yakası boynumdan aşağıda sallanıyor. artistlik olaun diye çantayı tek kola takmışım. hatırlayan vardır. o zaman çift kol değilde tek kola asılırdı çanta, daha cool oluyordu. birde cuma sevinci var üzerimde. iki gün tatil. hep sabahçıydım erken kalkmayı hiç sevmezdim. cuma büyük nimetti o yüzden. birde cumada n ödevler bittiyse kralsın. gerçi pazar öğleden sonra hüzün çökerdi. ertesi gün okul vardı çünkü. banyo yapar, ütünün yapıldığı aşırı buharlı odada şahane pazar izlerdim. sonra şahane pazar kalkınca cennet mahallesi izlemeye başladım. dalga geçmeyin cennet mahallesi zamanının en iyisiydi. pembenin kestiği rolü robert de niro bile kesemez. neyse konuyu saptırmayalım. gittim bakkala miço geldi mi abi dedim. geldi yeğenim al dedi. uzattım bir tl. yalnız derginin üzerinde milliyet gazetesi ile birlikte bir tl yazıyor. dedim ki abi gazeteyle bir tl yazıyor. yok yeğenim o ayrı satılır diye yolladı beni. lan kazıklandığımın farkındayım ama dergiyi bölgede başka satan yok. neyse aldım dergiyi koşa koşa eve gittim. fiyatı bir tl ama düzenli olarak artıyordu hep. bir yirmi beş ardından bir buçuk falan oldu. yanında oyuncak falan verirlerdi ama çok ilgimi çekmezdi. neyse gittim eve açtım poşetini hazine gibi bakıyorum. okumayı çok seviyorum ama o zaman kitap, dergi bulmak zordu. hikaye kitapları vardı mesela. öğretmen sınıfa almıştı. sırayla okuyorduk ama sıra gelene kadar hak getire. sınıf seksen kişiydi. başka kaynak yoktu. birde başka bir okulun kütüphanesi vardı. proje ya da araştırma ödevleri için oraya giderdik. kütüphane çok iyiydi ama çok uzaktı, her zaman gidemezdik işte. neyse açtım dergiyi bambaşka dünya. kapak sayfasını geçince yalvaç abinin yazısı karşılardı. yazıda belli tema olurdu. mesela 23 nisan zamanı ona göre yazardı. o zamanlar milli bayramlar aşırı değerliydi. onu başka zaman anlatırım. yalvaç abinin yazısı “gözlerinizden öpüyorum çocuklar” diye biterdi. şu an çok hatırlamadığım bir sürü hikaye, karakter vardı. unutmadığım bir karakter ders sevmez hamdi dir. her sayfayı sayfa numarasına kadar okurdum. en nihayetinde çabuk bitiyordu çok kalın değildi. sonraki sayılarda çocuk kulübü çıktı. mektup yazarak kulübe kayıt olunuyordu. dedim ki bende katılayım o zaman. yalnız mektup yazmayı bilmiyordum. sonra şansa türkçe dersinde öğretmen mektup yazmayı öğretti. hangi üslupla yazılır, sağ üste tarih, sağ alta isim soy isim, zarfa gönderici alıcı yazılması, postaneden gönderme... aldım hemen kırtasiyeden zarf ve kağıt başladım yazmaya. koydum zarfa, gittim postaneye. elli kuruştu istedi verdim ama nasıl heyecanlıyım. acaba diyorum ne zaman cevap yazarki? postacı gelecek diye okuldan hızlı hızlı geliyorum. kapıda bekliyorum sürekli. soğuk olunca eve girip camdan aşağı bakıyorum. yağmur yağınca acaba yağmurda postacı gelir mi diye düşünüyorum. böyle 5-6 gün sonra posta geldi. aldım zarfı açtım hemen bir baktım benim yazdığım mektubun aynısı. meğerse alıcı ve gönderici kısmını zarfa ters yazmışım. yazdığım mektup bana gelmiş. sinirlendim tabi. yırttım attım zarfı. birkaç hafta daha dergi aldım ama sonra bıraktım. hatırladıkça gülümserim.
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap