11 entry daha
  • bir yandan çocuğu korumayı, çocuğa pedagojik yöntemlerle çocuk olarak yaklaşmayı en büyük değer bellemiş, diğer yandan kızı hamile kaldığında onun çocuk sahibi olmasını engellemek için kürtaja zorlayan bir aile var filmde. çocuğun aklı karışıyor haliyle: madem çocuk olmak böyle süper ve ben sırf çocuk olduğum için böyle süper muamele görüyorum, neden benim çocuk sahibi olmam bu kadar kaçınılması gereken birşey olsun?

    diğer yandan koyu dindar, doğmamış çocuğun yaşamı uğruna başka yaşamları alabilecek kadar fanatik bir diğer kesim var. filmde çocuklar için dünya tamamen korunmuş toz pembe bir dünya ile onun hemen arkasında ensestin, tecavüzün, cinayetin ve yalanların saklandığı bir dünya şeklinde gözüküyor. bu da insana yatağın altındaki canavarları filan hatırlatıyor tabii. bir yandan çocukları "dünyanın pisliğinden" koruma paranoyası içerisindeyiz, diğer yandan o pisliğin çocuklara çok daha korkunç bir şekilde nüfus ettiğini, çocukların neye inanacağına şaşırdıkları ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir dünyaya büyüdüklerini göremiyoruz. gerçek onlara nüfus etmesin, onları koruyalım diye bir ilüzyon yaratıyoruz. o ilüzyonu gerçektekilerin tam zıttı olarak kurguluyoruz. şu halde gerçekler o ilüzyonu bozduğunda,ilüzyona nüfus ettiğinde çocuklar için irreel, rüyayla kabus arası, kafa karıştırıcı bir dünya oluşuyor. işte tam da o dünyayı anlatıyor olsa gerek bu film. filmin tagline'ı türkçe "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" olabilirmiş.

    filmin ritmi, ilerleyişi vs çok çok şahane mi bilemedim. herkes happiness'dan bahsediyor, bana sorarsanız yüzdüğü derin sular açısından çok daha kuvvetli bir filmdi palindromes. happiness gibi ucube karakterlerle gayrı ihtiyarı özdeşleşmemiz üzerinden prim yapmak yerine mesafesini bir saniye bile bozmuyordu. süper keyifli bir seyirlik miydi, soluk soluğa mı izleniyordu? hayır açıkçası biraz sıkıldığım anlar oldu. ama sonuçta zihin açıcıydı, ben tavsiye ederim yani.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap