110 entry daha
  • a dostlar, hayatımda ilk defa bir oyunda bizim tarafımızda olan, ya da bizim onların tarafında olmamız gereken npc'lerden bu kadar ve bütünüyle tiksindiğimi söyleyerek başlayayım. bu kadar itici karakterler, bu kadar gereksiz bir ana quest. oblivion dünyasının ofisboyu olmuşuz, ordan oraya, pavlov'un köpeğiymişiz gibi bir kırmızı oku takip ederek koşuşturup durduğumuz yetmiyormuş gibi, her işlerini bize yaptıran görevlilerden bir de üzerine azar işitiyoruz, zılgıt yiyoruz. bir kere en baştan kandırıyorlar. o açılan ilk oblivion kapısını kapattıktan sonra namımız yürüyor. başka yerde bir oblivion kapısı daha açılınca "hadi bak sen önceden bi tane kapatmışsın, şu başçavuşu da yanına al, gidin beraber kapatın, hem sen ona öğretmiş ol bi daha uğraşma kapıyla mapıyla" diyerek gönderiliyoruz, kapatıyoruz kapıyı ama bitiyor mu angarya? bitmiyor. oblivion dünyasının enayisi biziz ya, nerede kapı açılmış olsa adamların kapısını kapatmadan işini gördüremiyorsun. yahu o kadar ordu kurmuşsun bütün o npc askerlere kaç mb gidiyor benim ram'imden, benim ekran kartımdan allah bilir. kocaman kale kurmuşsun, eşek yüküyle askerin var, o askerler neye yarıyor? tabii sabahtan akşama kadar private quarterlarda yiyin için sıçın, sonra devirin götünüzü uyuyun. ay başında da maaşınız tıkır tıkır hesabınıza yatsın. hep biz koşalım hep biz uğraşalım ya. ne güzel memleket. oyun hakkında tuttuğum bazı notlar var, birlikte buyuralım:

    -oyunda gene çocuk yok. bebek yok. uzaylı yok. süper kahraman yok. itfaiye teşkilatını bulamadım hiçbir şehirde. yangın çıkıyor simlerim ölüyor.

    -oblivion evreninin ebelliğinden sıkılınca, gidip fosur fosur uyumakta olan adamları uyandırmak çok zevkli. zaten her işi biz yapıyoruz millet sürekli güzellik uykusunda. ne var ki uyanınca diyeceklerini diyip hemen geri yatıyorlar. uyku kaçma özelliği eklenmemiş. çok eksik.

    -ah o jauffre, ulan imparatorluğun kutsal madalyonunu herife emanet ediyorsun, 2 gün geçmiyor gidip bakıyorsun "aaa koyduğum yerde yok! çalmış heralde hınzırlar". e be adam, koskoca blade teşkilatının başısın. hayatını bu yola feda etmişsin. kıçıkırık bi tane madalyonu üstünde taşımayı beceremiyorsun. sakladığın yerden tabii çalarlar her taraf hırsız sabi dolu.

    -ah o martin. bir de imparator olacak. o aziz septim soyundan nası böyle bi embesil dünyaya gelmiş çözebilmiş değilim. oturduğu yerde o daedric kitabı çözmeye çalışırken kendini ciddi bir şekilde yaralayabilecek kadar gerizekalı.

    sadede gelecek olursak ve de gerçekten ciddi olmak gerekirse, ben ilk defa bir elder scrolls oyununda ana questten o kadar sıkıldım, o kadar sıkıldım ki, "keşke", dedim, "keşke daedra'ya katılabilsek ve başta o savsak martin'le yardakçısı jauffre olmak üzere, bu işe bulaşmış ne kadar imparatorluk taraftarı varsa hepsini kılıçtan geçirebilsek."

    sonra birden kafamda bir şimşek çaktı. gözlerim parladı. save ettim, amacım oturup salak salak kitap okuyan martin'e elimdeki two handed blade ile allah ne verdiyse dalmak ve sonuçları müşahade etmekti. ve yaptım da. bu çok feci gerçek dünya gibi, her npc'nin oyunun dünyasında yaşayan nefes alan bir insan gibi tepkiler verdiği harikulade rpg oyununda, bu hareketimin sonucu ne oldu dersiniz? anlatayım.

    gittim, herife 3 tane guard'ın ortasında kılıçla saldırdım. o da kılıcını çekti ve bana bikaç tane vurdu. sikerttim, bayılttım yavşak martin'i. sonra durdum bakalım naapçak diye, ayıldı biraz sonra, health büyüsü yaptı kendine, sonra gitti masaya oturdu ve o gıcık kitabı okumaya devam etti. tırsarak ve içimden "allahım lütfen az önce yaptığım hareket, ying ve yang, akıl ve mantık, sebep ve sonuç, tarkan ve karma felsefesi bağlamında bir şekilde bana geri dönsün. lütfen" diye dua ederek yanına gittim, konuşmaya başladık. ilk sözü şu oldu:

    "seni sağ salim gördüğüm için inan çok mutluyum dostum."

    e şimdi, ne yapayım ben? söyleyin bana. o muazzam grafikleri götüme mi sokayım? herbiri el emeği, göz nuru birbirinden güzel onlarca zırhı, yüzlerce silahı, zilyon tane büyüyü koymuşlar oyunun içine, çok da şahane olmuş fakat ne için bütün bu çaba? xbox sahibi amerikan teenager'ı oynayabilsin diye yaptıkları açıkça görünen bir oyuna neden bu kadar emek harcamışlar?

    bethesda sanırım rockstar games'in tahtına göz dikmiş fakat bu iş böyle büyüyle kılıçla olmaz. satamazlar bu şekilde. inanın quest'in bi tanesinde, misal öldürmem gereken adamla dövüşmeye başlarken, "now press buttons on gamepad as shown on screen in the right order" falan yazacak sandım. çok korktum. korkuyorum.

    bir maniyle kapatalım. çok kısa:

    lan bethesda, arcade hiç para eder mi?
    savunma bilmeyen fighter, bu saldırıyı yer mi?
    arcade bir oyun hiç demek,
    frp gibi class seçip diablo gibi yaratık kesmek.
150 entry daha
hesabın var mı? giriş yap