10 entry daha
  • gönüllülük esasına dayanan çiftlik işleri için kurulmuş bir organizasyon.

    (bkz: #25309623)

    üzerinden bunca zaman geçmiş, ben deneyimlerimi yazmamışım. entriden 1 yıl sonra isveçte güzeller güzeli bir tarlaya gidip birkaç hafta geçirdim. o zaman isveç wwoof sitesine üye olmuş, iyice kurcalamış ve gitmek istediğim çiftliği bulup sahipleriyle iletişime geçmiştim.

    - vize alırken sıkıntı çıkarmıştı konsolosluk. uçağımdan 2 gün öncesine kadar yanıt vermemişlerdi, çiftlik sahipleri de taa ordan bunun için baya uğraşmıştı. neticede vize çıktı, ama ben korkup uçağımı çoktan ertelemiştim.

    - gittiğim yer inanılmaz güzeldi. uppsala'ya yakın björklinge diye bir yerde, ormanın dibinde minik bir kasabaydı. 2 tane büyük ev vardı. birinde gönüllüler, diğerinde çiftliğin sahibi yaşlı karı koca yaşıyordu. onların yaşadığı yerde mutfak vardı, girip çıkabiliyorduk.

    - bana tek kişilik bir oda verdiler. yer yatağı ve sehpa vardı sadece. ama inanılmaz güzeldi, yemyeşil bir manzarası vardı.

    - sabah 8'de uyanıyor, yarım saat kahvaltı yapıyorduk. 8 buçukta işe başlıyorduk. benim gittiğim çiftlik organik tarım yapıyordu. toplum destekli tarım diye bir mevzu vardı. sezonun (sanırım) başında müşterileriyle anlaşıyorlar, hangi mahsül çıkıyorsa ondan 1 kişilik ya da aile boyu şeklinde haftalık teslim yapıyorlar. bizim işimiz de mahsülleri toplamak, diken yolmak, teslimat günü geldiyse tek tek ürünleri hazırlamak gibi şeylerdi. bir de sırayla mutfak görevi geliyordu. çiftliğin sahibi karin'e mutfakta yardım ediyordun sıra sana gelince.

    - 10.30'da yarım saat kahve molası oluyordu mutlaka.

    - 1 buçukta da öğle yemeği yiyorduk. yemeklerin tamamı vegandı, asla aç kaldığımı hatırlamıyorum. (hatta kilo alarak dönmüştüm. tüm gün çalışıp yorulmuşsun, üstüne anders fırında mis gibi ekmek pişirmiş, onun kokusu geliyor. oh) hiçbir şeyi de çöpe dökmüyorduk, mutlaka dönüştürmenin bir yolunu buluyordu karin. bir sürü vegan yemek öğrenmiştim ondan.

    - 5 civarı iş bitiyordu. aşırı yorucu geçiyordu günler, yalan söyleyemeyeceğim. çoğu zaman "benim burda ne işim var" diye düşünüyordum, hele güneşin altında diken yolar, ya da salatalık serasında iş yaparken. ama iş bitince muhteşem oluyordu. ya tüm gönüllüler yakındaki göle gidiyorduk, ya da ben bisiklete atlayıp ormanın yolunu tutuyordum. erkenden de uyuyordum.

    - ben ordayken ingilteredeki muhasebe işinden sıkılmış ve kendi çiftliğini kurmayı düşünen biri, yine ingiltereden bir öğretmen, almanyadan üç kadın, ve isveçe üniversiteye gelmiş japon bir kadın vardı. ben tabii ki japonla çok iyi anlaştım. hem kültür olarak birbirimize daha çok benziyorduk, hem de bir sürü ortak zevkimiz vardı. (saatlerce ghibli animesi izliyorduk evet)

    - minicik bir bilgisayar odası vardı aynı zamanda depo olan. ve çok güzel ama minik bir kütüphane de vardı.

    - karin ve anders (çiftliğin sahipleri) aşırı tatlı insanlardı. ikisinden de çok şey öğrendim. pazar sabahları meditasyon yaparlardı ve herkesi davet ederlerdi. bi tek ben giderdim. anders o yaşlı haliyle ağaç gibi kıpırdamadan meditasyonda otururdu 1 saat. sonrasında enstrüman çalarlardı, sohbet ederdik. ikisinin de söylendiğini, negatif laflar ettiklerini hiç duymadım. tarlanın tüm işini anders yapıyordu. karin de gönüllüleri, düzeni, yemeği falan ayarlıyordu. teslimatı da genelde o yapıyordu.

    tabii şimdi düşününce saçma geliyor. hem gidip bildiğin ağır tarla işi yapıyorsun, hem kimse sana para vermiyor. yani manasız gibi, seni kullanıyorlar gibi. öte yandan, bu sayede gönüllülük kültürüne daha da aşina oldum. sadece ben değil benim gibi, benden büyük bir sürü genç insan işlerinden izin alıp falan gelmişti. bu şekilde de tatil yapılabildiğini görmüş oldum. ayrıca öğrenci halimle isveçe gidip o kadar uzun kalabilmemin başka yolu da yoktu. turist olarak yine ucuza getirebilirdim belki, ama kültürü içerden göremeyebilirdim ve o kadar uzun kalamazdım.

    wwoof'un bir başka avantajı da aracı bir kuruma bir sürü para vermiyor olmanız. öncesinde gsm'in ayarladığı bir kampa gitmiştim. orda, gelen herkesin gelmek için farklı miktarda para ödediğini öğrenmiştim diğer gönüllülerden. bizim ödediğimiz miktar onlara kıyasla baya fazlaydı. tabii bir sürü açıdan aracı kurumun olması daha avantajlı, ama wwoof daha ucuz bir seçenek.

    neticede çok güzeldi, iyi ki gitmişim. sonrasında otostopla ülkeyi güzelce gezme, ormanlarında kamp yapma, bir sürü arkadaş edinme fırsatı buldum. şimdiki gençler için imkansıza yakın olsa gerek, ekonomiyi düşününce. ama fırsatı olan olursa değerlendirsin. gideceğiniz yeri çok, çok iyi seçmeniz gerekiyor. mutlaka yorumları okuyun. ne iş yapacağınızdan emin olun, her detayı sorun. nerede kalacaksınız, size ne verecekler, ne bekliyorlar hepsi çok önemli. ama fırsatınız varsa da kaçırmayın.
hesabın var mı? giriş yap