1120 entry daha
  • gerçek olan uzun ihsan efendi’nin kendi düşlerinde yarattığı bir karakter olan rendekar’dan yola çıkıp, onu ve ona ait düşünüş yordamını anlattıktan sonra, rendekar zaten kendisinin düşü olduğundan dolayı yine kendisini, yani uzun ihsan efendi’yi düşlüyor olduğunu, öyleyse gerçek olanın kendisi değil, düşündeki rendekar olduğunu anlattığı paragrafta kafamı yakmış kitap..

    ikinci okuyuşumda anladım tabii..

    --- spoiler ---

    düşünüyorum, o halde ben varım.. düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum.. bu adam, düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor.. ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum.. çünkü o, benim düşüm.. varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum.. öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor.. o gerçek, ben ise bir düş oluyorum..

    --- spoiler ---

    hikayesi, kurgusu, kahramanları özellikle de dili beni benden aldı açıkçası.. birçok yeni kelimeyle tanıştım, birçoğunu çok sevdim..

    alibaz, kubelik, müşteri, hınzıryedi, vardapet, ebrehe.. öyle sağlam karakterler var ki, insan okurken, olaylar ve kahramanlar birbirine bağlandıkça ve dahi birkaç yerde çok hoş latifelere denk gelince, bunların kaynağı olan zihne* ister istemez büyük bir saygı, derin bir sevgi duyuyor..

    damakta birçok tatla sona eriyor, ancak en önemlisi, bu kitabı kendi orijinal dilinde okuyabiliyor olmanın verdiği ayrıcalık hissi oluyor.. yani bende öyle oldu..

    zaten bahsedilmiş, bir “rendekar”ı ingilizce’ye, almanca’ya nasıl çevirebilirsin ki? onun külhani diliyle çevirisini yaptığı “zagon üzerine öttürmeler” kitap ismini ispanyolca’da nasıl ifade edebilirsin?

    evet, edemezsin.. o yüzden çok şanslısın işte..

    yeri ve zamanı geldiğinde hep yapıyorum, bir kez daha tekrarlayayım; çok yaşa büyük üstat ioa..

    debe editi: yalnızca birkaç kez favorilenmişti, ancak entry debe'ye girmiş.. hem yorumu güzel ve kendini ifade eder bulup beğenenlere bir teşekkür ve hem de mesaj kutuma gelen 20'nin üzerinde özel mesaja yek bir cevap bırakmak adına bu debe editi vacip oldu..

    evvela; birkaç benzer kitapla birlikte ihsan oktay anar'ın diğer kitaplarını da öneren sevgili yazarlara teşekkür etmek isterim.. gelen öneriler arasından okuduklarım var, okumadıklarımı da kitap listeme ekledim, en yakın zamanda alıp okuyacağım umarım..

    saniyen; puslu kıtalar atlası'ndaki rendekar'ın, aslında rene descartes olduğunu (kuvvetle muhtemelen bilmediğimi düşünerek, ama iyi niyetle) hatırlatıp; kitapta geçen "zagon üzerine öttürmeler" kitabının da kendisine ait "discours de la methode" yani "metot üzerine konuşma" isimli kitap olduğunu ve bunların başkaca dillere çevirisinin neden problem teşkil edeceğini soran dostlarım var.. bakınız, öncelikle, çevirinin problem teşkil edeceğini söylemedim zaten.. yalnızca, çeviri gerçekleştiğinde aktarılmak istenen ruhun eksik kalacağını, bunun da o dilin okurları için büyük bir edebi keyif kaybı olacağını ifade ettim.. ki haksız sayılmam.. rene descartes'ı, türkçe okunuşuna benzer, ancak alttan alttan alay eder bir tutumla rendekar olarak aktarmış sevgili anar.. türkçe'de böyle bir kelime olmasa dahi, rendekar kelimesindeki o dalgaya almayı koklayamıyor musunuz? bir tek bana mı öyle geliyor? "atıp tutan, üfüren.." gibi derin anlamlar çağrıştırmıyor mu? kitabın ismine gelecek olursak, yine aynı bakın, "metot üzerine konuşma" neredeee, "zagon üzerine öttürmeler" nerede... başka bir dilde "zagon" ya da "öttürme" kelimelerini tam anlamıyla karşılayabilecek kelimeler var mıdır, bilemiyorum gerçekten.. ama "öttürme" kelimesi dahi tek başına, az önce bahsettiğim "alaya alma" işini liyakatle yapıyor..

    ve salisen; puslu kıtalar atlası'nın çizgi-romanından haberim dahi yoktu, mesajlar sayesinde öğrenmiş oldum.. onu tavsiye eden birkaç yazara da ayrıca teşekkürlerimi sunuyor, ben de buradan okuyacaklara şimdiden, henüz okumamışken dahi gözüm kapalı tavsiye ediyorum..

    sevgiler..
347 entry daha
hesabın var mı? giriş yap