2 entry daha
  • platonik aşk insanın kendine yakışanı giymesi değildir'in ısrarcı bir hikayesidir.
    gördüğünde yüreğinin deliler gibi çarptığı, yüzünün kızardığı, dilinin tutulduğu, üzerinde nasıl duracağını bir kedi gibi merak ettiğin o kıyafetin, uygun bedende istediğin renkte kalmasada, olmayacak o kıyafetin daracık kabinde denenmesi esnasında ve sonrasında yaşadıklarının aynısının, sancılı vurucu bir hikayesidir. olmaz! ya popo geniş meme doldurmaz, ya popo kısmı olur meme kapanmaz. bir bakarsın ki kendine nefretle aynaya, nasıl bir hayal kırıklığı ile üzülürsün tutmasan ağlarsın. sonra aklın hiç durmaz, vazgeçmezsin bir kere daha bakarsın aynaya, bu sefer karnını içine çeker meme kısmına da biraz takviye ile bir ümit doğar içine (o kısmı kapatamayanların hiç ümidi olmaz ağlayarak kaçarlar kabinden) cesaretini toplayıp adımını kabinden dışarı atanlar, soran gözlerle bakar? fakat acı gerçek çok geçmeden duyulur, "pek olmamış" evet bence der yüreğine saplanmş o hançerle içeri girer, istemeden çıkartır ve ait olduğu yere sevgiyle bırakırsın kıyafeti ve bir süre durup onu öyle izlersin ve sonra.. biri gelir onu alır kabine girer giyer ve çıkar, "çok yakıştı" diyenlere sanki onu podyumda alkışlıyorlarmış edasıyla sırıtır. sen de nefret dolu gözlerle içinden, üzerinde paralansın! diyerek ordan uzaklaşır, unutup aramaya inanırsın.
    daha dün dinledim bu hikayeyi. kıza bir şey diyemedim ama, "kızlar ne kadar büyütüyor platonik aşk hikayelerini" diye düşündüm. dünyanın en süper modelinin ölçülerine bile sahip olsan beden kalmayınca üzerine olmaz güzelim.
    ona söylemedim ama ben olsam;
    - lütfen diğer mağzanızı arayıp sorar mısınız, bu kıyafetin ... bedeni var mı?
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap