32443 entry daha
  • tarikatçı söylemlerin kuran’a uymaması durumu.

    bazı tarikat mensupların ve sempatizanlarının, yine bazı davranışlarının aslında allah’ın dininin kaynağı yani kurana uymadığı gerçeği. yine onların söylemlerine, ayetler ile cevap verip, doğru bilinen birtakım yanlışları düzeltmek gerektiğini düşünüyorum.

    malumunuz en çok yaptıkları şeylerden birisi; alim, evliya, yüce zat(!) diye kabul ettikleri kişileri, ölmüş olmalarına rağmen yardıma çağırmaları. onların çağrılarını duyacaklarına inanıp “yetiş ya gavs, yetiş ya bilmem kim” gibi söylemleri ile onlara yardımcı olacağı inancına sahiplerdir. dinin tek kaynağı olan ve allah’ın kitabı olan kuran bu konu için ne diyor? hatta daha önce sofilerin bunu yaparken dayandıkları hadisi yazalım. yazalım ki hadis diye uydurdukları şey ile nasıl nebimize iftira atıyorlar ve onun sözü saydıkları lafın tamamen uydurma olduğu ortaya çıksın.
    onlar diyorlar ki; “işlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda, kabirlerdeki ölülerden yardım isteyiniz”
    peki ayetler ne diyor?
    “dirilerle ölüler bir olmaz. allah tercih ettiğine işittirir. sen kabirdekilere bir şey işittiremezsin” (35/22)

    “kıyâmet gününe kadar kendine cevap veremeyecek bir kimseyi, allah ile arasına koyarak yardıma çağırandan daha sapık kim olabilir? oysa bunlar, onların çağrısının farkında değillerdir.(46/5)

    görüldüğü üzere daha başlamadan en çok yaptıkları şey kurana aykırı olduğu görünmekte. o hadisin nereden çıktığı, kimin uydurması olduğu da kaynakları ile mevcut ama konumuz o hadisin ayetlere uymaması olduğu için devam ediyoruz.

    sofi arkadaşlar “insan, insandan yardım isteyemez mi? ne var bunda? bir veli ölünce ruhu, kınından çıkmış kılıç gibi olur ve daha çok yardım etme imkanı elde eder, birçok tasarrufta bulunur” gibi bir çok şey söylerler. bakalım birileri ölünce bir şeyler yapabiliyor muymuş?

    onlara sadece senin bana emrettiğini söyledim: “benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan allah’a kulluk edin!” dedim. aralarında bulunduğum sürece onlara şahittim (o zaman bunu diyen yoktu). ne zaman ki beni vefat ettirdin, onları görüp gözeten sadece sen kaldın. her şeye şahit olan sensin. (39/42)

    ve bunu söyleyecek olan isa (as). yani allah’ın bir sürü mucize ile gönderdiği nebisi. o bile öldükten sonra hiç bir şey bilemiyor ama bu arkadaşların veli(!) edindiği kişiler bunu yapabiliyor!

    gelelim aracılık söylemlerine...
    sofi arkadaşlara bunları söyleyince genelde şöyle cevap alırsınız “sen ne dersen de. biz, allah ile kullar arasında evliyaların ve büyük şeyhlerin olduğuna inanırız.”
    bunlar, veli bildikleri ölülerin ruhlarından yardım ister ve onları, allah ile kendi aralarında vasıta sayarlar. genelde bu gibi terimleri arapça söylerler ama onu da atlamamak lazım. bakalım ayetler ne diyor;

    bilmez misin, göklerde ve yerde tüm yetkiler allah’ındır? allah ile aranıza girecek hiçbir veli/yakın ve bir yardımcı yoktur! (2/107)

    veli tekil, çoğulu evliya’dır arap dilinde. araya başka bir şey girmeyecek şekilde birbirine yakın olan iki veya daha çok kişiden her birini ifade eder. bir işi üstlenene de veli denir.(ki bu tanım benim değil müfredat isimli kuran terimleri kitabındandır).

    insanı biz yarattık; içinden neler geçtiğini biliriz. biz ona şah damarından da yakınız.(50/16)

    veli kelimesi arap dilinde hem ism-i fail yani eylemi yapan hem de ism-i mef’ul yani eylemden etkilenen anlamında kullanılır. her mümin, “allah’ın koruması altında olan” anlamında allah’ın velisidir. yani ayetler gayet açık olmasına rağmen, kendilerinin veli tayin ettikleri birilerine evliyalık makamı oluşturup aracı sayarlar.

    daha yazılacak çok şey var ama bu bir başlangıç olsun. sonrasında aynı konu için edit yapabilir veya yeni entry girebilirim.
9384 entry daha
hesabın var mı? giriş yap