sarı yelek

• ''sen kimsin ki'' dedi...
  
  ''kimsin de onu nasıl katladığıma karışıyorsun'' dedi, ''otururken dizlerimin üstüne özenle yerleştirmemden sana ne ki'' dedi.
  ''hatta'' dedi ''o şekilde usulca oturmam seni hiç ilgilendirmez..''
  ''hatta ve hatta, yeleğimi giyerken katlanan arka kısmını, annem demeden kendi kendime tertiplediğimi fark etmiş olmanın, seni özel kılacağını mı zannediyorsun'' dedi.
  
  sonra sertleşti...
  
  ''o yelekle ne kadar zaman geçirdin ki, o yelekle ilgili söz sahibi oluyorsun'' dedi..
  ''hayatında doğru düzgün görmediğin yelek hakkında kime ahkam kesiyorsun sen'' dedi.
  
  haklıydı...
  
  haa unutmadan, ''hem sen ne ara bu kadar içeriye sızdın'' da dedi, ''ne ara içeri sızdın da yeleğim ile ilgili konuşma hakkını elde ettin'' dedi..
  ''olayım o'' dedim, ''içeri sızmak... hele hele değer verirsem...''
  ''ama zararsızımdır'' dedim. ''bir şey çalmam merak etmeyin. çık derseniz de çıkarım.''
  ''zaten her eve de girmem. sadece sarı yelekli olanlara girerim'' dedim...
  ''siktirgit'' dedi...
  
  bu sefer kısmen haklıydı ama..
  
  çünkü onu görseler de, işitseler de, muhteşem bulsalar da; kimse o sarı yeleği görmedi. dışarıdan geçerken gözüme pencere camından ilişse de sarı yelek; ona denk gelenler de benim gördüğüm gibi göremedi.