91 entry daha
  • başarılı bir toplum portresi çizen soruşmturma filmi. ümit ünal'ın bu filmi çektiğini duyduğumda lise yıllarımdaydım, sinemadan az buçuk çakan biri olarak aynı zamanda çekilen deli yürek filmine bile daha fazla ilgi gösterdiğimi hatırlıyorum. yalnız filmin konusu ve tee o zaman kültür bakanlığından yediği yasak yüzünden ilgimi çekmemiş değildi ama tabii ne tvlerimiz gösterdi bu filmi ne de sinemalarda gişe rekorları kırdı, o yaşta festival festival gezmeyen bana da bu filmi izlemek çekilmesinden altı yıl sonraya nasip oldu.

    gelelim filme. filmin sonundaki belki de bir çok kişinin dikkatini çeken asıl katil meselesi belki de filmin en ucuz kalan noktası bile denebilir. karakterler, sakin mahalleinin sevecen insanları ama aslında bu tozlu sokakların altından akan lavlarlar onlar. muhafazakar bir anne, tırnak içinde milliyetçi bir genç, ne yöne gideceğini şaşırmış arkadaşı, herkesle arası iyi birhomoseksüel, eski komunist, mahalleli için gominist ateist dinsiz imansız *bir gezgin deli ve mahalleye nereden geldiği belirsiz bir kız. hepsinin gözünden mahalleyi, bir cinayet öyküsünü dinlerken görüyoruz ve bazen freudyen yaklaşımlar görüyoruz bu ilişkilerde bazen toplumsal hicivlere saplanıyoruz, her mahalleli gibi biraz siyaset konuşuyoruz, biraz dedikodu yapıyoruz, kavga da ediyoruz ama sessiz sakin konformist yaşamlarımıza geri dönüyoruz. herkes iyidir bizim mahallemizde diyoruz. işte bunun hikayesi dokuz bir mahallenin üstünden günümüz * türkiye'sine ya sev ya terket'e, hepimiz türküz şunun şurasındaya ışık tutuyor bu film.

    oyunculuklara gelirse müthiş derecede etkileyici performanslar var bu filmde. hele amerikalı rolündeki tanımadığım adam döktürüyor. serra yılmaz ile fikret kuşkan'ın da eksik kalan yanı yok. o ne biçim bir performanstır. keza ali poyrazoğlu da ozan güven de cezmi baskın da rollerinin hakkını veriyorlar. ve itiraf etmeliyim kirpi kızımız da gerçekten yakıyor güzelliğiyle. ve filmde üç aşk hikayesi var ki üçü de birbirinden güzel. eski devrimci ile mahalle kızının yasak, gizli aşkları, bir deli amerikalı'nın meczup kirpiye aşkı ve zavallı fotoğrafçı firuz'un kaya'ya olan çaresiz aşkı. üçünde de duygulandım ama ali poyrazoğlu öyle bir performans sergilemiş ki homojen bir ilişkiye ilk kez duygulandım. ellerinden öpmek lazım.

    hülasa izlediğime pişman değilim bu filmi bu kadar gecikmeyle izlediğime de pişman değilim. çünkü o yaşta anlamaz yarısında bırakabilirmişim şimdiyse sonuna kadar zevkle izledim.

    son not: müzikler filme cuk oturmuş zen'in ellerine sağlık.
190 entry daha
hesabın var mı? giriş yap