25 entry daha
  • öncelikle depresyonun ciddi bir ruh ve beden yıpranması hali olduğu bilinmelidir. yoksa öyle günü birlik olaylar eşliğinde, girilip-çıkılan sportif bir aktivite değildir.

    depresyon ile anlık moral bozulmalarını karıştıranlara veya belli birkaç olayın akabinde 'ben depresyona girdim' etiketini kendine yapıştıranlara yönelik bir tavsiyem yok. zira anlık-günlük veya birkaç haftalık bu özenti depresyon halinden çıkmak için gerekli şeyler bellidir. peşi sıra gelen bir iltifatlar silsilesi olsun, ne bileyim yoktan yere küsülmüş sevdicekten gelen şımarık bir mesaj olsun, bir top dondurma olsun, bu ve benzerleri mutlaka işe yarayacaktır. hatta sabah depresyona girip, tüm gece abur-cubur yiyip ertesi güne depresyondan çıkanı bile vardır. afferimdir.

    lakin işin gerçek yüzü ne yazık ki bu denli sığ değildir. son moda depresif takılanlardan farklı olarak, yaşanılan ve her birinin depresyona adım döneminde zincir zincir birbirini izlediği bir dizi olumsuzluk neticesinde, ruhen yıpranmış ve dahası bedenen de buna bağlı sıkıntılarla boğuşanlara benim de nacizane bir tavsiyem mevcut. tam anlamıyla depresyondan çıkma yöntemi sayılamaz belki ama,

    kendinizle başbaşa kaldığınız, bol bol düşünme ve mukayese etme fırsatı bulduğunuz ve açık havada yapılan uzuuuun yürüyüşler gerçekten işe yaramaktadır. yaşanılan her neyse, olaya farklı bir bakış açısından, daha aydınlık bakmayı sağlıyor. işin bilimsel boyutu hakkında ciddi bir bilgim olmamakla birlikte, bu düzelmeyi, daha zinde bir bedenle ve daha zinde bir beyinle olaya bakmanın olumlu etkisine bağlamaktayım.

    aylar boyunca, geceleri uyutmayan, daha birkaç saat uyuyabilmişken sabahın köründe yeniden uyandıran, akabinde tüm ögleden sonrayı uyuyarak geçirip jet hızıyla tekrar boktan bir geceye varılan bir kısır döngü içindeyken, alkolün bir keyif olmasından başkaca yönlerini öğrenmişken, daha yeni adım attığın işinin hiç bir çekiciliği kalmamışken, ideallerinden vazgeçmiş olmanın umursamazlığı, kendi değerinin aymazlığındayken ve artık bedeninin de zihninle beraber çöktüğü ve tüm bunların da senin için kısa gelen, uzuncaa bir zamandır sürmekte olduğunu farkettiğin o an, yani kıyısından köşesinden bulaşmış olduğun meretin depresyon olduğunu kabul ettiğin an 'dur' demek gerekiyor.

    bu farkındalık insanı depresyondan çıkarmaz elbet. bu farkındalık ancak, kendinde gördüğün yıkımdan bir an önce kurtulmak için birşeyler yapmayı tetikler. ruhunda ve bedeninde yerle bir ettiğin ne varsa yavaş yavaş tamirata girişmeli. tamir olamayacakları kaldırıp atmalı ki yerine yenilerini inşa etmeli. yani ağırdan ağırdan yaraları sarmaya başlamalı. işte bu noktada bahsettiğim uzun yürüyüşlerin faydası oluyor. hem bedenen iyileşip hem de kafada gelecekle ilgili planları tekrar oturtmak, ya da sadece olaylara, dört duvar arasında, televizyon-bilgisayar açık bir yandan aynı müzikler dönüp dururken yine de dünyaya kapalı bir beyinle, bir bok da düşünmeden duvarları izleyip, bakmak yerine, açık havada yürürken bakmak arasında muhakkak fark olacaktır. bittecrübe sabit, test edilmiş yöntemim kesinlikle bu yürüyüşlerdir.

    aslında iyileşmenin formülü, bir parça da bunu istemekte yatıyor. depresyon hali, bu istemi olabildiğince geciktirse de depresyondan kurtulmak için ya kendi kendine ilacını bulacaksın ( benim ilacım yürüyüştür, başkasının ki yüzmedir veya çok alakasız başka bir efor sarfetme halidir değişir) ya da bir bilenin yardımına başvuracaksın.

    ufak bir yanılgıyı da bunun altına iliştirmeli;

    bir insanın depresyona girmesi için genel-geçer bir büyük acı/sıkıntı/vs yaşaması gerekmez. herkesin dert dediği şeyin değişkenliği veya dayanma eşiğinin farklılığı bir yana dursun, zaten depresyon hali, kişinin yaşadıklarının, kendinde tarttığı ağırlık altında ezilmesi ve ruhsal+bedensel olarak tahammül edilebilirlik sınırını aşması sonucu ortaya çıkar. olayların büyüklüğünden ziyade kendi üstündeki etkisi ile bağlantılıdır. kimisine küçük gelicek bir takıntı yüzünden de depresyona girip kendi hayatının içine edebilir kişi, herkesce kabul görecek bir travma sonrasında da. ayırdına varılmak gerekense, depresyonun haftada bir-iki ya da aydan aya girilip çıkılan birşey olmadığıdır.
3698 entry daha
hesabın var mı? giriş yap