188 entry daha
  • türkiye'deki toplumsal hayat içindeki eşitsizliğin bir tezahürü. türkiye'ye özgü müdür bilemiyorum. ama bu kadar eşitsizliğin olduğu bir toplumda kaynaklara erişemeyen, hayatı yaptıklarından ziyade yapamadıkları üzerinden kurgulanan bir adamla kendisinin tam zıddı olan bu okumuş adama olan düşmanlığın olması normal. bu okumuşluğa düşmanlıktan kasıt aslında sınıfsal hınç denilen duygu durumudur. çok da bize özgü bir durum değil. trump'ı ve birçok cumhuriyetçiyi göreve getiren de akp'yi 20 yıldır iktidarda tutan ve parti politikalarının belirlenmesini sağlayan da bu.

    "doktoru öldürmüşler, olmaz tabii ama" diye başlayan cümlelerin hepsinde "doktor da bana böyle davrandı", "kendini beğenmişlik yapıyorlar", vs. diye uzar gider. başbakan gelir dışişleri çalışanı, devleti yurt dışında temsil eden adama monşer diye küçük görür. bunların hepsi çok basit sınıfsal çatışma örnekleri. eşitsizlik arttıkça fakir daha da dibe çekiliyor, kaynaklara erişimi azalıyor, hayatı sadece yarına sağ çıkmaya çalışmaktan başka bir şekil alamıyor, bulunduğu alt tabakadan çıkma ihtimali gibi bir durum çok zor. okumuş adamın hayattaki derdi başka, davranış biçimi başka. bu iki grup arasındaki etkileşimin olduğu her yer tamamen sıkıntı.

    bizim ülkenin de mevcut yönetimi zaten alt sınıf geçmişli olduğu için aynı sınıfsal hınç onlarda da var. bu nefreti daha da büyütüp bir de üstüne "okumuş" insanları hedef gösterince memlekette ne gibi bir sonuç bekliyorduk ki?
92 entry daha
hesabın var mı? giriş yap