15 entry daha
  • minyeli abdullah, 1980'lerden 2008'e gelene kadar köprülerin altından epey suyun aktığını gösterdiği için ibret alınası bir yapımdır. özellikle serinin ikinci filmi günümüzdeki gelişmelerle karşılaştırıldığında ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. artık bu serinin yeni bölümünün çekilmesine ihtiyaç yoktur. çünkü orada istenilen her emel bir şekilde islam ülkelerinde(dolaylı olarak türkiye) gerçekleşmiştir. ama ne yönde gerçekleştiğinden biraz bahsedecek olursak herkesin neşesi kaçıveriyor.. vahşi kapitalizme karşı filmde öve öve bitirilemeyen yeşil sermayenin neler yaptığına bir bakalım:

    ismi bizzat şahsen ihlas olan bir iktisadi oluşum filmde anlatıldığı üzere etrafına dini bütün bir sermaye topluyor ve o da nesi, bütün birikimi cebellezi ediyor. bunu ederken ülkedeki kendilerine karşı cepheden meşhur kadınlarla* milyon dolarlık anlaşmalar yapıyor. minyeli abdullah'ın islami yardımlaşma dediği kavram ise daha değişik kulvarlara yelken açıyor. müslümanlar için toplandığı söylenen trilyonlar ne hikmetse kayboluyor* diğer taraftan deniz feneri derneği gibi oluşumlar da islami yardımlaşmada diğerlerinin yolunda gidiyor. ben açıkçası kokteylde elinde kadehle kahkaha atan sömürgeci ingiliz karakteriyle bunların arasında bir fark göremiyorum.

    filmde methedilen hollanda'daki yarım metre boyundaki salatalıklara gelince, çok şükür bu diyarlarda da artık böyle moderin seralarımız var. rusya'ya bile ihracat yapıyorlar. arada bir ilacını fazla kaçırıyorlar ama bereket iç piyasalar bunu telafi edebiliyor.

    olaylar öyle bir saçma düzende gidiyor ki bir süre sonra minyeli abdullah kavramı içerisinde kitabı ya da filmi eleştirmeye hakkınızın olmadığını görüyorsunuz. yapımın islami yaşam için doğru olduğunu söylediği her şey uygulamada yanlış yönlere çekiliyor.. 2008 de minyeli abdullah çuvaldızı kendine batırmaktan başka ne yapacak..
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap