1684 entry daha
  • köy okulundaydık.
    öğretmen flüt istedi.
    ertesi hafta tüm arkadaşlarım flütleri ile geldiler. (babaları ilçeye gidip almış ya da gidenlere sipariş etmiş)
    kimisi standart helvacıoğlu flüt kimisi yamaha filan. (yahu o yamaha flütün bez çantası da ne havalıydı ama)
    benim ise flütüm yoktu.
    babam ya ilçeye gidememiş ya da parasızlıktan dolayı birisine sipariş edememişti, çok bilemiyordum.
    zaten 8 yaşındaki çocuk bu detayları düşünmez; sonuca bakar.
    ama babam bana kamıştan güzel bir ney tarzı flüt yapmıştı.
    önce dağlara gidip kamış bulmuş, cebindeki çakı ile bir güzel oymuş, flütteki gibi dil kısmını da yapmıştı.
    sonra kendisi onunla mehter marşı ve bir kaç türkü çalmıştı. oysa ben ses dahi çıkaramıyordum.
    ertesi gün okulda (çocuk aklımla) utanarak çıkardım o kamışı. arkadaşlarım güldüler. çünkü bu uzun tahta borudan ben ses bile çıkaramadım.
    öğretmenim ise o kadar sıcak bir gülümseme ile karşıladı ki yüzü hala gözümün önündedir.
    bu arada kendisi bağlama çalan, türkü söyleyen, sigara içen, dertli bir cumhuriyet kadınıydı.
    duygulandı babamın eserine. aldı eline bir uzun hava çaldı.
    babama selamlarını iletti.
    ertesi gün gelirken, turuncu renkli bir flüt alıp gelmiş ve bana hediye etmişti.
    düşünüyorum da şimdi,
    güzel günlermiş.
    babamın eseri, diğer tüm flütlerden daha değerliymiş.
    sevgi,
    değer,
    emek kokuyormuş.
    büyük bir statü farkıymış aslında. anlayamamışım.
    keşke saklasaydım.
210 entry daha
hesabın var mı? giriş yap