291 entry daha
  • gelmiş geçmiş en şişirilmiş balonlardan biri. bok gibi film.

    edmund kemper ve ted bundy gibi orrroosppuu çocuğu seri katilleri kendine idol edinmiş başka bir orrroosspu çocuğunun sikik beyninde geçenleri anlatıyor, film bu. size öğrettiği bir şey yok, ilham alacağınız bir şey yok. aşırı zengin bir ana karakter var, bu da ilgi çekmek için konulmuş zaten. insanlar psikopat bir katil dahi olsa zenginlerin hayatlarını izlemeyi severler. fakir ve varoş bir mahalleden bir psikopat katil rolü yaratsaydınız zaten tutmazdı. zenginlere her şey serbest zaten di mi? öldürmek bile.

    asıl american psycho, bu amerikalıların seri katillere olan hayranlığı ve bitmek bilmeyen ilgisidir. eğer bana "bu filmin bu kadar abartılmış olmasının nedeni, insanların böyle ruh hastalarına olan hayranlık eğilimi ve bir sürü masum kadının olabildiğince sadistçe ve seri bir şekilde öldürülmesinden hiç mi hiç rahatsızlık duymaması." derseniz o zaman bu filmi överim bak. filmin ne kadar beğenildiğiyle doğru orantılı olarak ne kadar sik kafalı manyak olduğunu da böylelikle görebiliyoruz derim, sonra da bu filmin aslında toplumun bir aynası olduğunu iddia eder, fularımı da düzeltir giderim ama öyle değil di mi? övücez illa.

    insanlarda narsisistik kişilere karşı aptalca bir hayranlık var ve bunu anlamıyorum. kardeşim, narsisizm bir akıl hastalığıdır. gerçi kime laf anlatıyorum? panik atak'ı, anksiyetesi, hiperaktivitesi olduğuyla övünen insanlar var. tiktok'ta yeni bi trend başlamış diye duydum: bazı z kuşağı ergenler kendilerinde çoklu kişilik bozukluğu olduğunu iddia ederek kendi "alt kişiliklerini" başlarına tanıtıyorlarmış. ben onun kitabını okudum, hiç de güzel bir şey değil, inanın. kitabın adı: kim noble -hepimiz. 3 yaşındayken taciz ve tecavüze uğrayan küçücük bir çocuğu korumak için beyin, aynı bir bardak gibi kırılıp parçalara ayırılıyor ve o travmayı hiç yaşamamış türlü türlü kişilikler oluşturuyor. bu kişilikler ara ara gelip kayboluyor ve hiçbiri birbirinin yaptığını hatırlamadığı için okul hayatındayken ona öğretilmeyen konulardan sınava giren kişiliklerden tutun da, bozulan laptopunu kime bıraktığını hatırlamayan kişiliklere kadar insan her gün nerede, ne yaptığını bilmeden yaşayıp gidiyor. ruh hastalıklarını, psikopatlığı güzel bir şey zannetmeyin, övmeyin ve hayranlık duymayın. psikopatlar birçok insani duyguyu hiç bilmeyen kişilerdir ve iyi ya da kötü olsun bir duyguyu tadamamak ve insanlarla empati kuramamak bir kişi için lanet gibi bir şeydir. bunun bile farkında olmuyor çoğu. ki, sanılanın aksine her psikopat da şiddete eğilimli olup da bir suç işlemiyor ama katillerin de genelde psikopat olması bir tesadüf değil. katil diyoruz ya, bir insanın yaşama hakkını, sevdikleriyle uzun yıllar güzel günler geçirme hakkını onların elinden alabileceğini düşünen insan müsveddelerinden bahsediyoruz yani. bununla ilgili hayran olunacak ne var?

    bir z kuşağı genci 18 yaşına gelene kadar tv'de, pc'de ya da oynadığı oyunlarda toplamda 16.000 ölüm görüyormuş. soruyorum: bir şeyi 16.000 kez görürseniz n'olur? normalleşir. işte bu yüzden filmlerde insanlar ölünce değil, köpekler ölünce ağlıyoruz. insan yaşamının bu kadar ucuzlaştırılmasından nefret ediyorum ve bu tür şeylere her zaman karşı olacağım. tamam, ben de the walking dead, squid game, alice in borderland ya da polisiye diziler izlemek gibi yanlışlar yaptım. o kadar kan, vahşet gördükten ne yazık ki bu durum benim için bile normalleşmiş ki, görünce üzüntü dışında bir şey hissetmiyorum ne yazık ki. bundan iğrenme ya da dehşete düşme duygumu öldürdüler. böyle cinayet romanları, filmleri, dizileri yapan veya öven kişilere karşı asla saygı duymuyorum ve duymayacağım. ayrıca kimin işine yarıyor bu? cidden ne yararı var bize? insan katliamlarının bir tüketim malzemesi olarak kullanılmasını engellememiz lazım. gerçi bunun için önce kapitalizmin godamanları tarafından yönetilen medyayı, sonra da gerçek sanat ve insanlığa destek veren yetkilileri bulup ellerinden gücü devralmamız lazım. yani, 150 sene sonra görüşürüz.
40 entry daha
hesabın var mı? giriş yap