104 entry daha
  • belgesel sinemanın gördüğüm en güzel örneği. görselliği ve anlatmak istediklerini sunuş biçimiyle hakikaten ideal bir belgesel. 1992 çıkışlı filmin yapımı beş yıl sürmüş, yirmi dört ülkede çekimler yapılmış ve dünyayı üç kez dolaşmışlar. ron fricke 70mm 'lik özel bir kamera kullanmış bu filmde. hızlandırılmış görüntüleri çekerken kameranın gerçek zamanlı hareket etmesi hakikaten aşırı estetik. (görmedim, kullanmadım ama) bunu yapabilmek için muhtemelen kamerayı bir düzeneğe bağlayıp milimetrik hareketler yapmış olmalılar ve muhtemelen bu çekimler çok uzun sürmüştür. anlatmak istediklerini, anlasak da anlamasak da paylaşsak da paylaşmasak da kabul etmeliyiz her yönüyle çok ötemizde bir yapım.

    film, anladığım kadarıyla doğanın, doğallığın* insanın özü ve özgürlüğünü* yakalayabilmesi için doğru yol olduğunu teknoloji ve modern hayatın müptelası olmanın kimilerini işçi, kimilerini de tüketici olarak köleleştirmekten başka bir şey ifade etmediğini anlatmaktadır.

    aşağıdaki yazı belgeselin altmetinlerini (naçizane) okumaya yöneliktir. belli bölümlerini deşifre edebilir.

    --- spoiler ---

    film güneş tutulmasını, gökyüzünü, yüksek dağları göstererek başlar ve yeryüzüne inince uzunca bir süre bir kaynak suyunun içinde bulunan maymunu gösterir. öyle zannediyorum ki burada anlatılmak istenen insanlığın varoluşudur ve evrim teorisine göre insanların atası olan maymunu göstererek insanlığın başlangıç noktasını vurgulamak istemişlerdir.

    daha sonra dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan farklı ırk, dildeki insanların ayinleri gösterilir sırayla. anlatılmak istenen insanların geliştikte kendilerine farklı inanışlar geliştirdikleri ve bu şekilde huzuru yakalamaya çalıştıkları olabilir. kimileri heykellerin üstünü boyar, kimileri duvara karşı bir şeyler okur, kimileri yatar kalkar veya döner…

    sonra daha çok şehir hayatı gösterilir binlerce insanın çalıştığı büyük fabrikalar, gittikçe makineleşen, makineleştikçe duygusuzlaşan insanları gösterir. duygusuzlaşan insanın küçük ve sevimli civcivlere karşı nasıl acımasızca davrandığını da göstererek bunu vurgulamak istemişlerdir. o civcivlerin tavuk olup da kafeslerinde bekledikleri görüntü ile birlikte onları kafese sokmak için hayatlarını makine gibi (belki de sistemin gereği olarak, mecburen) çalışarak geçiren insanların kendi kafesleri olan evlerinin penceresinden, gün içerisinde belki de milyonlarca arabanın geçtiği yolu göstererek birbirinden farksız olduklarını vurgulamış olabilirler.

    bununla birlikte insanların inanışlarının da robotik olduğunu anlatmak için camide namaz kılan insanların görüntüsünü de hızla vermiş olabilirler. o insanlar namaz bitince hızla dağılırlar, aynı yoldaki arabalar gibi.

    nihayetinde her insan ölür ve bu dünyadan ayrılır. yönetmen yakılarak bu dünyadan ayrılan insanları göstermeyi tercih etmiş. yanık halde bulunan insan cesetlerini göstererek belki hayatı boyunca insanın yaptığı anlamsız birçok şey sebebiyle simsiyah olduğu kendi kendini tanınmaz hale getirdiği anlatılmak istenmiştir. insanların bir kısmı o nehirde yakılıp denize bırakılırken bir kısmı da diğer yanda (umarım sallamıyorumdur bazı bölümleri hiç hatırlamıyorum çünkü) üst başlarını ve kendilerini yıkamaktadırlar. nehir, yani doğa bir yanda bir sonu kabullenirken diğer yanda da bir hayatın devamını sağlamaktadır. bu da anlatılmak istenmiş olabilir.

    --- spoiler ---
134 entry daha
hesabın var mı? giriş yap