10 entry daha
  • "gerçi bu adamın bir ittihatçı olduğuna şüphe yoktu. çünkü ahmet kerim'e göre, ittihatçı kendine mahsus bir tipe sahiptir. düşük ve yumuşak bıyıklar, tuhaf bir ışıkla parlayan iki göz, hafif bir semizlik uzunca saçlar... bundan başka, ittihatçının, bir de tavırları, duruşu, bakışı, gülüşü vardır ki bunu kimse taklit edemez. bu tavırlarda sertlikle babayanilik, bu duruşta laubalilikle kibirlilik, bu bakışlarda ihtiras ile feragat, bu gülüşlerde ince alay ile külhanilik birbirine karışır.

    ahmet kerim bu 'nevi şahsına mahsus' sosyal örneğin bütün hususiyetlerini sezmekte o derece meleke sahibi olmuştur ki, tesadüf ettiği herhangi bir adamın ittihatçılığını anlamak şöyle dursun, bu ittihatçı hangi sınıftandır, bayağı bir kulüp üyesi midir? bir katibi mesul müdür? bir eli tabancalı militan mıdır, yoksa kesesini doldurmakla uğraşan iş adamlarından mıdır? hemen anlar ve bu anlayışlarında yüzde seksen yanılmazdı. bu meleke, ondan farenin kediyi sezişi gibi neredeyse 'sevki tabii' haline girmişti. onun içindir ki, bu adamın hüviyetini ona hemen belli oldu. ahmet kerim, zihninin içinde bunu bir kulüp azası sırasına koydu. hani şu vilayet ve belediye meclisi vs. gibi halk aza namzetleri'nin seçimleri sırasında ellerinde bir takım mühürlü kağıtlarla kapı kapı dolaşan bu kapıda bir tehdit ve azar savuran, o kapıda bir takım tatlı laflar eden veya bunların hiçbirini yapmayıp da herşey olup bittikten sonra, kulübün penceresinden seçim sandıklarının önünde yürüyenlere türlü yarenlikler yapan mahalle arası çığırtkanları yok mu, işte kerim, bu adamı, kati olarak, onlardan biri saydı."

    yakup kadri karaosmanoğlu, hüküm gecesi
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap