22 entry daha
  • yillar sonra dun gece tekrar izledigim filmdir. ilk izledigimde kotu otesi efektlerine ve sean connery'inin sortuna takmistim, dun geceyse bambaska yerlere goturdu beni. hala sean connery'nin 1974 yilinda da yasli bir adam olmasi sorunsali dikkatimi cekse de, bu adam hic mi genc olmadi, bebekliginde de mi yuzunde bu cizgiler vardi gibi sorular beynimi minciklasa da, bu sefer bu dusunceler daha arka planda kaldi, bambaska sorulara, dusuncelere daldim. heidegger, insanoglundaki varolus sikintisinin sebebini, insanin bu dunyada sahip oldugu zamanin sonlu olmasinda arar. bu film ise bize varolus sikintisini sonsuzluk uzerinden anlatir. bir baska deyisle, sonsuz zamana, ebedi genclige sahip vortex adli utopik bir cennette yasayan insanligin varolus sikintisini. yaslanmamak, hastalanmamak, olmemek, olememek, kendi yarattiklari cennette hapis durumuna dusmek vortex insanin yasadigi iskencedir. simdiye kadar bizlere hep soylenen olumlu dunyada herseyin bos olduguydu. nasilsa olecektik, dolayisiyla hersey anlamsizdi. bu filmde bize gosterilen aslinda olumun yasami anlamli kildigi, insanoglunun sonsuzlugu asla kavrayamayacagi, sonsuz huzurun aslinda dunyaya kazik cakmakta degil, gunu geldiginde dunyayi terketmekte oldugudur. bunun disinda daha binlerce enteresan, guzel fikirler vardir filmde. benim deyinmek istedigim bu kismiydi. bu filmi izleyeceklere tavsiyem, ilk olarak the wizard of oz' u izlesinler, hemen ardindan da bu filmi. kesinlikle zihin acicidir, rahatlatir, sevindirir.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap