7 entry daha
  • galibi olmayan, zaferin ise ancak kavuşmalarından sadır olabileceği bir savaşın iki düşman neferi.

    varlıkları, diğerinin yokluğuyla anlamlı ve hasretiyle anlamsız iki ayrı kişi...

    hasletleri birbirinden uzaklaşmaktan ibaret iki biçâre...

    tıpkı bizim gibi...

    ne sarılmayı bildik ne kaybolmayı şu fani ömrümüzde günlerce ve gecelerce...

    ne de yaşatabildik bu aşkı, gel-gitlerimiz arasında...

    ne baharı yaşatabildik ne hazanı aydınlığımızda ve karanlığımızda...

    karışamadık kalplerimize, tenlerimize ve ruhlarımıza.

    yaşatamadık bu aşkı...
    ya yaktık ışığımızla ya da soldurduk karanlığımızda...

    gri sabahların umutsuz ve soğuk ikliminde cılız tesadüflerden ibaretti kavuşmalarımız.

    kimi zaman sen aceleciydin, kimi zaman ben...
    ya da her ikimiz de geç kalmıştık uzun bir kavuşmaya... bundandı kaçışlarımız.

    masalsı bir aşkı sonsuza kadar yaşatamasa da güzel bir sondan emin olduğumuz kısa kavuşmaların doğa üstü sürprizlerinden ibarettik.

    tıpkı, güneşli bir havaya rastlayan yağmur sonrası gök kuşağı gibi...

    ne kadar gri ve yalnız olursa olsun, gelecek çokça güzelliğin habercisi gibi...
    rengarenk ve kıymetli...

    kimsenin görmediği karanlıklarda birbirimize sarıldığımız aydınlıkların gün doğumunda ve ayrıldığımız kızıllıkların gün batımında acıttık canlarımızı.

    kavuşmaktan aciz, terk etmekten korkak bir döngüde mahpus iki kişi.

    biz...

    bizdik...

    şimdi sen gittin ve ben gece miyim yoksa gündüz mü onu bile bilmiyorum.

    sen yokken karanlığımın azlığını ya da çokluğunu tayin edemiyorum.

    ya solduruyorum ömrümün bahar bahçelerini... ya kurutuyorum, toza çeviriyorum çölleşiyorum sanki...

    kaybettim hayatın renklerini... seni...
    yaşamak sensiz... bir kahır gibi...
    böyle sonsuzca severken seni...
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap