345 entry daha
  • 6. sınıfta psikiyatri servisinde nöbet tutuyordum. ilk nöbetim, baya gerginim o gün. odamız servisin içinde. bir sürü aslında tehlikeli de olabilecek hasta var. kapıları anahtarlarla üstümüze kitliyoruz falan.

    neyse akşam hem hastaları kontrol edeyim hem de anksiyetem azalsın diye oturma odalarına gittim. satranç oynuyorlardı. gittim, sandalyemi çektim. izlemeye başladım. hakkaten diyorum, bu kadar eğlendiğim çok az an vardır. o insanın rol çakmadığı saf hali çok hoşuma gitmişti.

    bütün stresim korkum azalmış odama giderken yolda oradaki bir kadının söylediği sözü düşündüm. arkadaşına dönüp şey demişti. "dünyada beni en çok üzen şey hak edenlerin yaşayamayıp hak etmeyenlerin çaba sarf etmeden bir çok şeyi yaşamasıdır."

    gece gece aklıma geldi. o zaman da içim bir garip olmuştu. hak edişte elde edemeklerimiz ve kabullenme aşamalarımız bazen sinirime dokunuyor. (kadın aile içi tecavüze uğramıştı ve dünya ile bağı çok kısıtlıydı.)

    çok sonraları meslek hayatımda öğrendim ki en sessiz ve kavgasız poliklinikler psikiyatri bölümündedir. bu ironi de en az hayat kadar gariptir.
60 entry daha
hesabın var mı? giriş yap