297 entry daha
  • 30’lu yıllarda abd’nin ciddi bir popülasyonu hitler ve mussolini sempatizanıydı. ünlü pilotlar charles lindbergh ve amelia earhart'ın hayranlığı meşhurdur mesela. bir dönem siyah diye insanların yüzdüğü havuza siyanür döküldüğü, tecavüz dosyalarının kapatıldığı bir ülkeydi. mahkeme siyahlara ayrımcı davranırdı. yetersiz delilden kaç tanesi idam edildi belki. ve kadınlar oy dahi kullanamazlardı. eşcinsel diye işinden atılınca intihar eden insanlar vardı 50’lerde. ku klux klan gibi çeşitli sapkın tarikatların işlediği suçları örten yapılar vardı. 60’lar, 70’lerde hispanik kökenli ve siyah mahallelere özellikle uyuşturucu bırakılırdı ve buralarda çok fazla insan o false flag operasyonlarıyla can verdi, hayatı karardı. m. luther king jr, kennedy gibi halkın sevdiği insanlar suikaste kurban gittiler. dini kurumlarda meydana gelen çocuk tecavüzü dosyalarının üzeri kapatılıyordu.

    white supremacy uydurma bir kavram değildir. bizzat bir insanın seçmeyerek elinde bulundurduğu bir kimlikle (heterosexual white anglo-saxon protestant) seçmeyerek doğuştan gelen özelliklere sahip diğer insanlara rahatça zorbalık uygulayabildiği, onların yaşamlarını taciz edebildiği ve ceza görmediği bir rejimi/statüyü tanımlar.

    işte abd’de haklar bu dindar hubris beyaz rejimle mücadele ede ede elde edildi. kötü niyetli insanların algı operasyonlarına takılıp bu kavramı gereğinden fazla kullanıyorsanız bir daha düşünün derim. aptal ve cahil kalmak da bir tercihtir tabii. ancak kötü niyetli amerikan sağı özentilerinin kuklası olmayın. bugün bizzat yaşadığınız ülkenin bu halde olmasının sebebi onlar zaten.
70 entry daha
hesabın var mı? giriş yap