3 entry daha
  • islami terör kavramının, 'abd'nin düşman arayışı' ekseninde yorumlamak dışında da bir içeriği olmalı.. sloterdijk, yerli 'liberaller'in yeni yeni kanıksadığı abd-suudi arabistan ortaklığını, suudilerin akıl karıştırıcı yaşam tarzlarını şöyle değerlendiriyor;

    "bin laden, üçüncü rüyanın bir aktivisti. o, amerikan rüyası ve suudi rüyasının yanına bir islamcı rüya koydu. suudiler, amerikalılarla beraber belki de çağımızın en büyük kaçış kültürünün sahipleri. paraları hiç bitmediği için, mutlak bir rüyanın içinde yaşayabiliyor, bir uyur gezer gibi yüzyılların arasında gidip gelebiliyorlar. şimdiden geçmişe ve sonra tekrar bugüne dönüyorlar. önce 7. yüzyılda çölde muhammed’in yanında kafaları planlarla dolu çölü aşıyorlar, sonra 18. ve 19. yüzyıllarda vahabi çilecileriyle flört ediyor ve daha sonra 21. yüzyıla dalıp liberal dünyanın meyvelerini topluyorlar. arap-disney-yaşam tarzını hesaplanamaz bir zaman dilimi içinde sürdürmek ve mutlak bir sanal gerçekliğe geçmek neredeyse mümkün. bin laden, işte bu suudi kaçış kültürünün yarattığı bir şey ve ama aynı zamanda da o bir dönme. amacı, dünya tarihinin en tuhaf ittifakını, abd ve suudi arabistan arasındaki ittifakı parçalamak. bu ittifak aracılığıyla dünyanın bu iki büyük ‘gerçeklerden kaçış gücü’, birbirlerine bağlanır. abd’nin zaten saf bir gerçeklerden kaçış ulusu olarak kurulduğunu unutmamak gerekir. bunun nedeni, eski dünyadan bakılınca kolaylıkla görülebilir. birleşik devletler’in nüfusu, başka bir yerde yeni bir başlangıç yapmak üzere mutsuz kitleler halinde bulundukları yerlerden kaçan insanlardan oluşmuştur. bunlar, içinde yaşadıkları toplumun sıkıntılarından kaçan, kötüden iyiye, iyiden daha da fantastik olana doğru yol aldıklarını düşünen insanlardır. ne var ki, anormal boyutlardaki petrol bağımlılığı dolayısıyla amerikan yaşam tarzı tam da körfez bölgesine bağlanmıştır. böylece dünyanın iki büyük gerçeklerden kaçış kutbu, ironik bir biçimde birbirlerine bağlanmış oluyorlar. suudi ve amerikan rüyaları birbirlerini karşılıklı olarak destekliyor ve koruyorlar.
    böyle ülkeler, kendilerini besleyecek rüya fabrikalarını da ortaya koyarlar. araplar da kendi mitlerini oluşturuyorlar ve büyük bir tarihin faili olduklarına dair bir efsaneyi şiirselleştiriyorlar. hava, masallarla ve imparatorluk efsaneleriyle, büyük bir anlatı yaratmanın onlar olmazsa imkansız olacağı epik düşmanlıklarla dolu. genç insanlar, kahramanlık dolu bir masal paranoyası ile besleniyorlar. buna göre yakındaki düşmanla evlerinde ve uzaktaki düşmanla da atlantik’in öte kıyısında savaşmak durumundalar. bin laden işte tam da bu yüzden ilginç. çünkü o, her iki gerçeklerden kaçış gücünün arasındaki işbirliğini sabote ediyor. bin laden, karşı rüya fabrikalarının yalnızca alternatif rüya fabrikalarına hizmet ettiğini anlamış gözüküyor.
    gerçek bir kaçış kültürünün vatandaşları, aslında çoktan geçmişte kalmış direnişlere bulaşmak zorunda değiller. kaçış kültürü zaten direnişlerden, çatışmalardan uzakta yaşamanın hareket motifidir. ama insan yine de engellerle karşılaşıyorsa, bu geçmişten gelen rahatsızlıkların onun hala peşini bırakmamasından kaynaklanmaktadır. orada eski dünyadan kaçmış ve eski sıkıntıların hepsini geride bırakmışsındır ve şimdi seni geçmişte kaybettiklerin yeniden arayıp bulmuştur. oysa aslında en iyisi, sıkıntıyı kendi kaynağından yok etmek olacaktı."

    http://www.davetsizmisafir.org/…n-gelecegi-uzerine/
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap