37 entry daha
  • çocukken, aileden talep edilemeyecek kadar pahalı bir oyuncaktı bu. tam anlamıyla bir çocukluk hayaliydi. içimde, doldurulmayı bekleyen umutsuz bir ukteydi. zaten sünnetime de kimse getirmedi... şeffaf su tabancaları dolduramadı yerini...

    game boy, yazlık yerlerde 18 vitesli castello ve bianchi marka dağ bisikletleriyle gezen zengin çocuklarında olurdu sadece. herkes o çocukla iyi geçinmeye çalışırdı, soğuk şakalarına zoraki gülerdi, keyfi yerine gelsin de 1 kerecik oynatsın diye. zaten daha oyuna adapte olamadan da çekip elinden alıverirdi game boy'u... eve gidince aynanın karşısına geçip, "game boy... game boy..." diyip gülümserdim kendi kendime. sonra dönüp, halının üzerinde demirbaş olan misketlerimle oynamaya başlardım, içim buruk...

    yıllar sonra; topkapı'daki bit pazarında gezerken aniden gözüme ilişti ve yanımdaki arkadaş benden önce davranarak atladı üstüne. sol üst köşesindeki tırnağı sağa doğru itti, dijital "nintendo" yazısı yukarıdan ağır ağır kayarak kadraja girdi ve yeşil ekranın orta yerinde durdu. o an gözlerimin yaşla dolduğunu arkadaşa belli etmemeye çalıştım ve ellerim ciddi manada titredi. karşılığında 10 ytl gibi komik bi para istedi çingene çocuk. arkadaşım pazarlığa girişmedi bile... parayı uzattı.

    yine alamadım işte seni game boy!..
    15 sene sonra yine!

    ah bir hızlı davranacak kadar büyüyebilsem...
66 entry daha
hesabın var mı? giriş yap