16 entry daha
  • hemen her müzik dinleyicisinin hayatının bir döneminde "hiç sevmem, ucuz iş gibi görürüm. beğenmem, olmamalı, kahrolsun cover'cılar!" diye yerden yere - doğadan gelen şekilde, yani düşünmeden - vurduğu müzik türü. tür, evet. her türü kapsayabilen, ama neticede "cover" olarak geçen bir şarkı biçimi, dolayısıyla tür.

    öncelikle belirteyim, cover karşıtı değilim. envai şarkıda beğenmişliğim, hatta beğenmediğimde bile varlığını savunmuşluğum vardır ama...
    bu kimi şarkıda güzel-kötü olmasından ziyade şarkının havasını veya özelliğini tümüyle yitirmesini sağlayan cover'ların varlığını değiştirmez.

    yani hadi örneklerle bakayım:

    1. psychobilly'nin yok edilişi.

    tamam, ben de sex pistols my way cover'ı yapıp frank sinatra'nın müziğini mahvettiğinde güldüm, hoşuma gitti ama onlar zaten alayvari cover'lardandı. ne bileyim, çok hayran değilsem de richard cheese diye bir amca da yapıyor şimdi bunu, alıyor her türden müziği, bambaşka şekle sokuyor, eğlendiriyor.

    fakat, ciddi ciddi yaptıklarında bir şeyler lazım değil mi?
    aynısı olmamalı şarkının aslıyla, ama kendinden bir şeyler katarken de her şeyi yeniden yazmamalı sanki. adı üstünde, cover.

    yani bu şarkı, böyle söylenince şarkının zaten sinekli hali, sadece arada sıradaki "bıığğğzz bığğğzz bığğğzz"a dönüşüyor ve psychobilly'nin aslında bildiğiniz sinek vızıltısılığı yok edildiği gibi, şarkıyı da bundan tümüyle kopartıyor.

    şuh sesleri ben de seviyorum yeri gelince ama... "ali baba'nın bir çiftliği var"ı kimse öyle söylemezken, bunlara neden?

    2. ian curtis intihar edip joy division dağılınca, grubun geri kalanının "oh depresiften kurtulduk! akalım disko ortamlarına" der gibi bambaşka bir şekle geçmiş new order'ı oluşturmaları kimde - illa kötü diyemem, bende değil mesela ama - garip duygular oluşturmaz ki?

    zaten elektronik altyapıya büyük kitlede bi' "gıcıklanma" varken hele, atari efekti gibi tınıların gelmesi de kötü bulunur, anlarım da...
    new order da new order olmuştur yine de.

    en ünlü şarkıları olmasa da, olsumsuz sözlü ama coşturabilen (hatta gayet de mutlu eden) bizarre love triangle'ı ve de onun (bence daha da dandik, ama daha hoş) bu halini göz ardı edip de sahildeki ateş başı şarkısına çevirmek neden?

    bu ne yahu?
    ve hatta yine aynı insanlardan olsun: bu ne?

    işin absürd yanı, normalde şarkının aslı bilinmeyince yeni halleri pek sevilecek gibi. farkındayım bunun. demek ki kötü iş yapmamışlar, değil mi? ama hayır, kaba tabirle işedikleri bir kap var ve bu kabı - ve onun sağladıklarını - bilen insanlar da.

    sahildeki ateş başı şarkıları her zaman tutar zaten! ama nerede o zıtlık, nerede acı sözlü mutluluk?

    3. public image ltd. bence sex pistols'tan daha esaslıydı. daha az "kült" oldular, ama daha bağımsızdılar - bence. hastaları olmaya da gerek yoktu hem, olmaya imkan da - bencecece. neticede de daha uzun sürede, her akla estiğinde dinlendiğinde aynı tadı verebilecek parçaları yapabilmişler ki...

    nelbette this is not a love song'u da.

    bu şarkı nedir? post-punk. yani kökeni az biraz dandik, müzikal açıdan. dandiği yücelt, ama hakkını ver. punk dandiktir... yine de tutmuş, tutmaya müsait ve (yine yeni yeniden bence) güzel parça. bir kere sağlamlığı malum, "dis is nad e lav song" demeyi boşta bırakmayacak durumu var.

    o halde şu şekli, normalde fena olmamasına rağmen grubun daha önceki iki cover'ının ardından dinlenince çok özelliksiz gelmez mi? hepsi aynı söyleyiş, hepsinde tüm şarkının üstünden dozerle geçip bir nevi beton asvalt'a döndürüş...

    olmamış, olmuyor.

    "bakalım cover'ı nasıl olmuş?" merakını hayal kırıklığıyla sonlandırıyor.
    sanki parçaların - nereden çıkmışsa - masumiyetini öldürüyor, çiğniyor.

    oysa cover'da diyorum ya, farklılık olmalı ama tümden yok etmeden aslı. "e sözler ve temel müzik kalmış" da, şarkı bu değil ki...

    ...

    nouvelle vague, güzel ve sana ait bir iş yaptın mı bilmiyorum ama yapacağına pek inanamam şu anda.
    gözümde bir bar grubundan farkın yok şu an.

    rezil!
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap