11 entry daha
  • stalker karakterli heriflerin hoşlanabileceği bi kitap deyip bırakmamak gerekiyor zannımca; zira sadece bu kadarı hem dante'yi yanlış anlamak hem de kitabın edebi önemini görmezden gelmek anlamına geliyor..

    dante, kitaptaki soneleri yazmaya beatrice ile ikinci defa karşılaştıktan sonra gördüğü rüyanın etkisiyle başlar. rüyasında karşısına çıkan yaratığın "aşk"ı sembolize ettiğini düşünebiliriz. bu andan sonra, aşk'a bir arkadaş, bir danışman kişiliği yükleyerek ona nesnel bir varlık atfetmiş ve kendi arzularından ayırmıştır; ayrıca aşk şiirlerinin her zaman bir anlamda dolaylı olması gerektiğini savunduğundan, şiirlerin de tıpkı bir arabulucu gibi, seven ve sevilen arasına girerek ikisini birbirine karşı korumak amacıyla kullanılabileceğini ileri sürmüştür.

    vita nova'daki en modern şeylerden birisi de, dante'nin hiçbir zaman insanın bilinçaltına itilmiş cinsel arzularını yücelterek meşru kılmasının kolay olduğu yalanına başvurmuş olmamasıdır. kitap, aşık bir adamın, aşkın çeşitli evrelerinden geçerken çektiği ıstıraplarla doludur; ve en sonunda kazanılan zaferin etkileyiciliği de bu yoğun mücadeleden kaynaklanır. bu bağlamda, bahsettiğimiz kitap, karşılıksız bir aşk hikayesinin ideal şeklini temsil eder. şair ile sevgilisi arasındaki fiziki alanda bir yakınlaşmayı önleyen çeşitli engeller, iman ve sanat aracılığıyla, tinsel bir düzeyde daha doyurucu bir ilişki için gerekli ortamı sağlar dante'ye göre. şiir, sadece aşık adamın tutkusunu dile getirmek için değil, aynı zamanda arabuluculuk etmek için de önemli bir vasıta haline gelir.
    dante, beatrice'yi bir zarafet ve iyilik timsali olarak algılayıp bundan sevinç duymayı öğrendikçe, acı, hastalık, kaybetme gibi karamsar duyguları değişime uğramaya başlar; bu yolla beatrice giderek başlı başına bir arabulucu kişiliğe bürünür; artık o, dante'yi tanrı'ya yaklaştıran bir aracıdır.

    kitabın önsözünde belirtildiği gibi; hiçbir olgu tanımlanmaz, sadece gösterilir, gösterme yoluyla tanıtılır: düşlemlerle, halüsinasyonlarla tasarlanır ve sınanır öncelikle.. örneğin ölüm, ilkin beatrice ile görülmüş bir genç kadını, ardından beatrice'nin babasını bulur. sonra dante, bir sanrı sırasında sevdiği kadını ölü görür; ve nihayetinde beatrice gerçekten de hayata veda eder (adil efendimiz, bu soylular soylusu mutlu beatrice'yi, adını büyük saygıyla andığı o kutsanmış kraliçe, bakire meryem'in bayrağı altında göklerin mutluluğuna katılmaya çağırdı)..
    bu yansımalı ilişkiler içinde yazar, görme ile içgörmeyi, gerçek ile gerçeksiliği örtüştürmeye çabalar. sürekli ayrışıp bütünlenerek anlatının merkezinde duran ve bakan, rehbersiz ve yapayalnız bir insandır..

    beatrice'nin trajik bir şekilde, henüz yirmi dört yaşındayken ölmesi, bir erkek olarak dante için bir felakettir tabi; fakat bir şair olarak, dante'nin en başından beri şiirsel düş gücünün merkezini oluşturan analojinin perçinleşmesine yol açar.. her aşık gibi, birtakım davranışları özel işaretler olarak yorumlama saplantısı olan dante, beatrice'nin hayatı ile ilgili sayılar, tarihler, giyim-kuşam ve davranış biçimleri gibi bazı ayrıntıları dini semboller olarak tefsir etmeye koyulur; bu semboller kızın varlığından geçerek daha öteyi, hıristiyan ilkelerinin kalbine giden yolu gösterir..

    "yeni hayat, dost ve üstad guido cavalcanti'ye adanmıştır. peki dante'nin yeri nedir cavalcanti karşısında? yirmi dördüncü bölümde, monna ve bice'nin geldiğini gördüğünü söylediği sonede, yine bir yansıma oyunu içinde açıklar bunu dante.. önceleyen/ardından gelen ilişkisini temel alarak iki ulam yaratır: monna, beatrice'yi; giovanni battista (vaftizci yahya), isa'yı öncelemektedir. monna cavalcanti'nin, beatrice de dante'nin kadını olduğuna göre, bu puzzle içinde cavalcanti, dante'yi yani 'hakiki ışığı' önceleyecektir. bu iki grubu alt alta sıraladığımızda ise, monna-vaftizci yahya-cavalcanti bir ulamda, beatrice-isa-dante diğer ulamda yer alırlar ki bu da dante'nin "komedya" da tanrı ile eşitleneceğini haber vermektedir."

    bu kitaptaki verilerden hareketle dante'yi tacizcilikle suçlamak, onun karşılık görmeyen aşkının otistik ve saplantılı bir durum olduğunu düşünmek oldukça modern bir yargıdır. modern çağda karşılıklılık ilkesine öylesine bel bağlanmıştır ki bugün tek taraflı görünen her aşk modeli, veya seven ile sevilen arasında duygular açısından fazlaca bir dengesizlik bulunan ilişkiler anormal olarak kabul ediliyor..

    özetlemek gerekirse; modern bir tacizci prototipi sunmaktan çok uzak olan ciddi bir şiir kitabı olan "vita nuova", insanın mesafesini nasıl koruyacağının, en ateşli özlemlerin ortasında kıvranırken dahi aşkının farklılığını ve gizemini güçlü bir şekilde nasıl algılayacağının dersini verir..

    *: gregory dart'ın "unrequited love / on stalking and being stalked" isimli müthiş inceleme kitabının da konu hakkında insana muazzam bir ufuk açtığını belirtmem gerekir..
    **: kitaplardaki en güzel ilk cümle başlığına eklenesi, harika bir açılışı vardır.. bi de pasolini nası olmuş da filmini çekmemiş; şaşılası..
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap