182 entry daha
  • bir oyundan daha fazlasını oyuncuya sunan oyun. film diyeceğim; değil, duygusal anlamda tatmin eden bir konser diyeceğim; değil. hepsini birden içeren, senaryosuyla, çizgi romanlı hikaye anlatımıyla, karakterin duruşuyla, sesiyle, müzikleriyle tam bir başyapıt.

    gelelim kısa bir uyarıya. söz konusu bu entry max payne, max payne 2 the fall of max payne, film olan max payne, the departed ile alakalı spoiler içermese de spolilerımsı içeriyor olabilir. söz konusu durumdan yazar sorumlu tutulmaz :p.

    max payne! deri ceketiyle, aptal sırıtışıyla yüksek bir binanın çatısında. elinde berettası, sol tarafında intikam ile yanıp tutuşmuş bir yürek!

    filmi de çekildi bu efsanenin. başrolde mark wahlberg. lara croft ile ne kadar benzer ise max payne ile o kadar benzer bir adam bu. abartı oldu ama öyle. severim aslında kendisini. the departed filminde alec baldwin ile yaptığı şu konuşma (#10307929) tek başına yeterlidir kanımca :p. dediğim gibi mark wahlberg benzemiyor. testi kırılalı çok oldu evet. film 2008 yapımı. ama aklımdan çıkmıyor sözlük. hala izlediğim her dizi ve filmde kim max payne olabilirdi lan diye araştırma yapıyorum. şu ana kadar iki adayım var. bunlar en benzetebildiklerim. birincisi the walking dead dizisinin başrolü andrew lincoln. olurdu bu adamdan max payne. iyi de olurdu güzel de olurdu. diğer adayım ise six feet under'ın başrolü peter krause. bana sorarsanız peter krause daha uygun bir aday. ama işte sorun şu ki testi kırıldı amk.

    sömestrda ankara'da sıkıntıdan patlamayayım diye bir kaç önlem aldım. bunlardan birisi de max payne ve max payne 2 the fall of max payne oyunlarını oynamaktı. daha da geriye gidelim. izmir, öğrenci evi. finaller bitmiş, evi, odamı bok götürüyor. boş kahve bardakları, halının görünmesine mani olan buruşturulup fırlatılmış kağılar, kitaplar ıvır zıvır...final dönemi lazım olan her şeyin her yerde olması durumu. ankara'ya ailemin yanına dönmeden evvel hem temizlik hem de hazır ev boşken kafa dinleme için koca 3 gün. download serüveni başlıyor (aslında hiç bitmemişti). max payne de bu zamanda teşrif ediyor işte. çok daha önceden de oynamışlığım vardı ama yeni bilgisayarıma da lazım.

    daha da geriye gidiyoruz sözlük. şimdi aylardan aralık. abim askere gidecek. ne alakası var demeyin okuyun. inci sözlük hikayecilerine benzedim biraz ama herneyse. abim anneme askerden dönünce sevdiceğiyle evlilik planlarını anlatıyor. valide sultan düşünceli. bana yeni bir laptop lazım. eski bilgisayarım, datron, benim tabirimle külüstür, 2004'ten beri aileye, son 3 yıldır da bana hizmet veriyor. üzerindeki boyası yer yer soyulmuş, bazı yerlerinde çatlaklar olan, şarj olması için şekilden şekile girdiğim, buzdolabıyla kapışıp ona madalya kazandıran müthiş gürültülü fanıyla beni çileden çıkaran ama hep sevdiğim bilgisayarım. en son içini açtığımda (yapıyorum böyle şeyler, şarj soketine bi bakıp çıkacaktım) touchpadini bozdum. yine en son formatımı atarken 2 tane saç kurutma makinesi kullanmak zorunda kaldım. annem abim evlenirse bana uzun süre laptop alamayacaklarından dolayı hemen bir anda yeni laptop alma fikrini babama söylüyor. peder bey kabul ediyor. hatta daha da coşup "en iyisini al lan eşşoğlueşşek" diye çıkışıyor. izmir'e yeni laptopumla dönüyorum. maşallahı var, need for speed hot pursuit, cities xl 2011 gibi oyunları en son grafik zımbırtılarında ısınmadan rahat rahat çalıştırdı. 2bin küsür tl para verdik amk çalıştırsın tabi.

    sömestrda önce max payne 2 the fall of max payne oynayayım dedim. nedense onu daha çok sevdim. hem sağ tıklandığında hem de shift'e basıldığında bullet time modu olduğundan muhtemelen. neyse oyun bitti eğlendik, iyi de ettik ohh ne güzel.

    ama o da ne! max payne kurulmuyor! 64 bit zımbırtısı...belki vardır bir çözüm yolu. aramadım açıkçası. buradaki arama motorunu dahi kullanmadım, kullanıcam ama söz. aslında az çok anlarım bilgisayardan. mesela crimson editör ile ekranda kutucuk açtırıp içine "merhaba hubaku, javaya hoşgeldin" yazdırtmışlığım var ( şaka yapıyorum, yani evet bunu yaparım herhalde ama ahaha, neyse:)). umarım bir çözüm yolu vardır.

    bu oyunu oynayan adam oyunu yaşıyor resmen. klişe değil (aslında senaryo klişe gibi ama değil işte amk). hikayesi kapkara...vücutta usb 2.0 girişi (laptopta usb 3.0 girişi var, 2bin küsür tl para verdik ama oyunu kurmuyor bile sikik) olsa, ne bileyim bi cd-rom girişi ( laptopta blu-ray var, 2bin küsür tl para verdik ama oyunu kurmuyor sikik) olsa, kanda dolaşsa bitler bytelar...bunları yapıyor aslında işte. (bkz: ağır saçmalamak)

    pek toparladığımı düşünmüyorum, belki bi ara sakin kafayla düzenleyebilirim burayı. kafam da güzel değil, etrafımda uçuşan kanatlı garip varlıklar da yok. derste deftere entry yazmak oldu bu aslında, elektrik elektronik mühendisliğine giriş 2 dersinde yazdım bunu. makine okuyan adama elektrik ne alaka amk. neyse canlar, hadi...
250 entry daha
hesabın var mı? giriş yap