14 entry daha
  • "...mantıklı her tür tanımlamaya gerçekten de sağlıksız bir örnekti, en beter geceleriyle akşamüstülerinde yalnızca ıstırap değil imdat çığlıkları da atardı ve sözde yardım geldiğinde, neresinin acıdığını tamamen anlaşılır bir dille söylemeyi gerçekten de reddederdi. gene de, bu konulardaki kabul görmüş uzmanlara açıkça kusur bulamıyorum -bilimadamları, biyograflar ve özellikle de halka açık büyük psikoanalitik okullarımızdan birinde eğitilmiş halihazırda duruma hakim entellektüel aristokrasi- ve onlara bu konuda hırçın bir şekilde kusur buluyorum: ıstırap çığlıkları atıldığında doğru dürüst dinlemezler: dinleyemezler, tabii. onlar soylu bir teneke kulaklar sınıfı. böyesine kusurlu donanımla, o kulaklarla insan nasıl olur da yalnızca ses ve nitelik sayesinde ıstırabı kaynağına kadar izleyebilir? böylesine biçare işitme donanımıyla sanırım fark edilebilecek belki de onaylanabilecek olanın en iyisi sorunlu bir çocukluk ya da düzensiz bir libidodan gelen birkaç avare, zayıf uyum noktasıdır -kontrpuan bile sayılmaz. iyi ama ıstırabın asıl büyük kısmı, bütün o ambulans yükü gerçekte nereden gelir? nereden gelmelidir? hakiki şair ya da ressam bir kahin midir? aslında yeryüzünde sahip olduğumuz tek kahin değil midir? bilimadamı besbelli değil, psikiyatr ise katiyetle değil. psikanalistlerin tek ve yegâne büyük şairi elbette ki freud'un kendisiydi; onun da şüphesiz küçük bir kulak sorunu vardı ama, aklı başında olan kim epik bir şairin işbaşında olduğunu inkar edebilir ki? (beni affedin; bunu bitirmek üzereyim.) bir kâhinde insan anatomisinin en ağır istismara tahammül etmesi ille de gereken bölümü hangisidir? tabii ki, gözler. lütfen, sevgili genel okur, son kez bir hoşgörü göster (eğer hâlâ buradaysan) ve kafka ile kierkegaard'ın başladığım iki kısa pasajını gene oku. açık değil mi? bu çığlıklar doğrudan doğruya gözlerden gelmiyor mu? adli tıp raporu ne kadar çelişkili olursa olsun -ölüm nedeni olarak ister 'tüketme' yada 'yalnızlık' ya da 'intihar' telaffuz edilsin- hakiki sanatçı-kâhinin aslında nasıl öldüğü apaçık değil mi? ben diyorum ki hakiki sanatçı-kâhin, güzelliği üretebilen ve üreten o semavi budala, esasa olarak kendi vicdanıyla, kendi kutsal insani bilincinin kör edici biçimleri ve renkleriyle gözü kamaşarak ölür."

    - seymour an introduction -
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap