49 entry daha
  • çocukken hastanenin duvarında resimlerle(bir erkek bir kadın , bir erkeğin arkasında bir erkek, iğne) hiv'in nasıl bulaştığını anlatan bilgilendirici afişi gördüğümden beridir, ve gizemli ve çözülmemiş bir hastalık olmasından dolayı aids ve hiv benim en ilgimi çeken hastalık olmuştur. öyle ki , eğer doktor olsaydım hiv üzerine çalışan bir bilimadamı olurdum herhalde. bu yüzden hiv ve aids hakkında 3-5 kelam söyleyecek kadar araştırmışlığım vardır.
    pcp adı verilen, bağışıklık sistemi çok zayıflamış kişilerde görülen hatta o zamana kadar dünyada 14 vakanın olduğu hastalığın daha sık görülmesi ve bu hastalığa sahip olan kişilerin başka çeşitli mantar ve viral enfeksiyonlara sahip olmasıyla yeni bir hastalığın ortaya çıktığı anlaşıldı.1981 yılında dr michael gottlieb tarafından yayınlanan bir makalede bu hastalıktan bahsedildi ve adına eşcinsel erkeklerde ortaya çıkmasından dolayı grid (gay related immuno deficiency) adı verildi. daha sonra, bu hastalığın heteroseksüellerde, kadınlarda ve hatta çocuklarda görülebildiği ortaya çıktı. hiv virusü amerikadan ve fransadan iki araştırma ekibinin aynı anda lenf bezlerinden alınan hücreler incelenerek bulunmuştur, genetik bilgisi deşifre edilmiş ve virüse hiv virusu adı verilmiştir. evrimsel olarak incelendiğinde virüsün 19. yüzyılda ortaya çıkmış bir retrovirus olduğu bulunmuş ve maymunlarda bulunan simian virusunün evrimleşerek afrikadaki insanlara bulaşması sonucu ortaya çıktığı tahmin ediliyor.
    hastalık amerika'da ilk olarak new york ve los angeles'ta eşcinsel erkeklerde görülmüş ve yapılan araştırma, araştırmacıları bu erkeklerin hepsinin kanadalı bir erkek hostesle yattığını ortaya çıkarmış ve bu hastaya " hasta 0" denmiştir. "hasta 0" daha sonra " bana niye hasta 0 diyorsunuz sonuçta ben de bu hastalığı başkasından kaptım" diyerek daha sonra haklı olarak isyan etmiştir. hiv virusü vucuda girdiği zaman bağışıklık sisteminin cd4 hücrelerine yerleşir ve rna'sını hücrenin dna'sına ekleyerek çoğalır. aids hastalığının nedeni de bu virüsün cd4 hücrelerinde çoğalması ve işi bittikten sonra bu hücreleri öldürmesidir. aids hastalarının bu yüzden cd4 hücre sayısı çok düşüktür ki bu hücreler bağışıklık sisteminin en önemli hücresidir. bağışıklık sistemini bir orkestra olarak düşünürsek cd4 hücreleri bu orkestranın şefidir. bağışıklı sistemi zayıflamış aids hastaları bundan sonra basit bir enfeksiyon sayesinde yaşamını yitirebilir.
    hiv virusu hücreye yerleştikten sonra 10 yıl herhangi bir belirti vermeyebilir.bu 10 yıl boyunca bağışıklık sistemi virüsle baş edebiliyordur. virusu kaptığının farkında olmayan birey bu 10 yıl boyunca virüsü başkalarına bulaştırır. hastalığın seyri her bünyede farklı seyredebilir. mesela virüsün hücre zarından geçmesini sağlayan ccr5 geninde mutasyon olan insanlar, virüs kana bulaşsa da hücre içine giremediği için bu hastalığa hiç yakalanmazlar. bu mutasyonlu gene sahip olan insanlar genelde ataları avrupa'daki veba salgını sonunda hayatta kalabilmiş insanlardır ve bu insanlar genelde kuzey avrupa'da görülür. onun dışında mhc geninde mutasyona sahip olan insanlarda virüs daha az kopyalanabildiği için hastalık daha yavaş seyreder. 2008 yılında almanya'da kan kanseri hiv pozitif birine ccr5 geninde mutasyon olan kan nakli yapıldı ve bu hastanın virus sayısının azaldığı ve bir süre sonra virus testinin negatif olduğu ortaya çıktı. bu hasta hiv'in dünyada tamamen iyileştiği ilk hasta olarak literatüre geçti. gelecekte hiv hastalarının kanında bulunan kök hücrelerinin laboratuvarda ccr5 geninin mutasyona uğratılarak tamamen iyileştirilebileceği düşünülmektedir.
    hiv günümüzde ölümcül bir hastalık değildir. yapılan araştırmalar, 20 yaşında hiv'e yakalanan birinin 69 yaşına kadar yaşayabileceğini ortaya koymuştur. fakat hiv hastalarının pahalı olan ilaçlara ulaşabilmesi ve hayatına dikkat etmesi önemlidir. hiv hastalığı 3'lü etki gösteren ve virusun çoğalma döngüsünü kıran ilaçla tedavi edilmektedir. bu tedaviyle virus sayısı çok çok düşmekte ve kanda sayılamaz duruma gelmektedir. lakin virus organlarda saklandığı için tedavi bırakıldığında yeniden hastalık hortlar ve aids'e neden olur.
    şimdi gelelim hiv hakkındaki pratik bilgilere;
    hiv öpüşme, sarılma,aynı tuvaleti kullanmayla bulaşmaz.
    hiv'li insanı dışlamak gerekmez, çünkü hiv de şeker hastalığı, astım neyse öyle kronik bir hastalıktır ve korunmasız cinsel ilişki kurmadığınız sürece size geçmez.
    vajinal ve anal sekste istisnasız olarak prezervatif kullanın.
    hiv oral seksle bulaşmaz. (bir kaç doktor raporunda oral seksle bulaştığı yazılmaktadır ama o doktor raporları güvenilir değildir. hiv'in oral seksle bulaşmadığına dair araştırmalar vardır)
    düzenli olarak test yaptırın ve eğer pozitifseniz sorun etmeyin, ilaç parasını devlet karşılıyor ve daha uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşayacaksınız.
144 entry daha
hesabın var mı? giriş yap