16 entry daha
  • tarikata mensup kişiler süleyman hilmi tunahan'dan "üstadımız" diye bahsederler. said nursi ile başlayan hareketle "öncü kişinin ikonlaştırılması ve peygambere yakın bir saygı duyulması" bakımından benzeşseler de süleymancılar çok daha katı, çok daha geriye dönüktürler. gülen cemaati kadar olmasa da ülkenin her yerinde öğrenci yurtlarında birçok öğrenciyi misafir ederler. bu yurtlar yine gülen cemaatinin yurtlarındaki gibi yarı dersane işlevi görür. öğrencilere çeşitli genel dersler dışında dini eğitim de verilir. sürekli gülen cemaatiyle karşılaştırıyorsun diyeceksiniz ama iyi bildiğim iki örnek, bu yüzden bunlar üzerinden gitmem gerekiyor.

    süleymancıların yurtlarında verilen dini eğitim gülen cemaati yurtlarındaki gibi "bak bunu eğitimine ek olarak yapıyoruz" şeklinde softcore biçimde değil, direkt ağır kuran dersleri şeklinde verilir. öğrenciler bir kuran kursunda öğrenemeyecekleri kadar ileri derecede kuran okuma öğrenirler ve zaman zaman ödevlere, denemelere tabii tutulurlar. gülen cemaatinde hoş karşılanan brotherhood temalı toplantılar ve eğlencelerin çoğu yasaktır. futbol konusunda "birisi birisinin kafasıyla top oynamış bilmemkaç yüzyıl önce" kafasındalardır, ki bazılarımızın bileceği gibi birisi-birisinin diye bahsettiğimiz hikaye alevi temalıdır, ki kendileri aleviler konusunda da "elinden yemek yenmez", "pis kokuyolar" kafasındalardır. hayatın her alanında günah diye nitelendirilme "ihtimali bulunan" her şeyi günah kabul ederler. kendi çizgilerinde birkaç tv kanalı bulunsa bile tv izlemek büyük günahtır, çünkü kanal değiştirirken çıplak kadın görebilirsiniz, bir de tabii ki gavur icadı. keçi sakal bırakıp bunlardan birine denk gelirseniz çok ters bakarlar, şeytanmışsınızcasına.

    takipçilerinin siyasi eylemlerine müdahale ederler veya etmeye çalışırlar. bizzat çok yakınım birine "seçimde şuna oy vereceksin" demişlikleri ve bu yakınım birinin normalde ona oy vereceği yokken oy vermişliği vardır. "ders çekmek" diye tabir edilen dinsel-ödevleri* ismailağa cemaati gibi türevlerle karşılaştırılınca hafif sayılabilir. günde on-on beş dakika "rabıta" adı verilen meditasyonu yaparlar. as-üst ilişkisi çok katıdır ve "hoca" denilen kişi 25 yaşında bir kız/erkek çocuğu olsa bile, 40-50 yaşında kadınlar/adamlar bu kişilerin her dediğine itibar eder, çevrelerini de bu yönde etkilemeye çalışırlar. çok bağlanan mürid(e)ler artık bir süre sonra kendi eliyle kesmediği, kurban bayramında gözünün önünde kesilmeyen, veya tanıdık, güvenilir bir kasap tarafından satılmayan hiçbir hayvansal ürünü tüketmezler. zira herhangi bir şeyin içinde domuz eti, hiç değilse domuz yağı olabilir.

    bu toplulukta dress-code çok ama çok önemlidir.

    kadınlar pardesü giyerler, çarşaf pek hoş karşılanmaz. pardesünün üstüne saçların varlığını belli etmeyecek ve önden yüz etrafında yuvarlak bir görüntü verecek şekilde türban bağlarlar. saçların belli olmaması ve yüzün, boynun ilgi çekmemesi adına son beş-on yılda çok yaygınlaşan ve "sıkmabaş" diye de tabir edilen boynun etrafına dolanmış ve arkadan kabartılmış modele şiddetle karşı çıkarlar.

    erkekler kısa saç kullanıp -sıkı durun- badem bıyık bırakırlar. aslında günümüzde badem bıyık olarak adlandırılan bıyığa fırça bıyık da diyebiliriz. badem bıyık hitler bıyığı işte. neyse, çok kavram kargaşasına girmeyelim. günümüzde akp veya gülen cemaati ile özdeşleştirilen ve bazı alanlarda da yaygınlaşan bu fırça bıyık aslında süleymancı bıyığıdır. yıllardır, onyıllardır da böyle olmuştur ve ancak son zamanlarda akp ve gülen cemaati mensuplarınca nedendir bilinmez benimsenmiştir. bahsettiğimiz bıyık bir veya iki numara ölçüsünde kısaltılır. üst dudağın ucu ve kenarlarından da kırpılır. ortaya üst dudağın backgroundının görülebileceği şekilde, uzatılmış sekizgen şekilli bir bıyık çıkar.

    tarikat bünyesinde bunun hiçbir şekilde şekilcilik olmadığı, sadece birbirlerini tanımak için böyle politikalar izlendiği, veya bunun sadece bir gelenek olduğu gibi şeyler dolaşsa da, direkt üst seviyede bir üyeden böyle bir "birinci el" açıklama duymadığım için burada yorum yapmayacağım. üyeleri karşı cinsle el sıkışmaz, sigara içmez (içenler gizli gizli içerler diyelim, çok iğrenç bir kafirlikmiş gibi davranır çoğu) ve zorda kalmadıkça tüylü hayvanlara dokunmazlar (ellerine veya üzerlerine bulaşabilecek eser miktarda çiş, bok nedeniyle abdestlerinin bozulacağı veya namazlarının kabul olmayacağı korkusuyla).

    ritüelistik olaylara çok girerler. daha önce de bahsedildiği gibi her şey için bir duaları vardır. çok üst seviyede üyeler pek bu tarz şeylere yanaşmasalar da "şu duayı okursan şu oluyomuş" derseniz her türlü ortalama üyeyi inandırabilirsiniz. böyle şeylere çok sığınırlar. hatta bizzat buzdolabının üstüne dua(!) asıp "dolabı açmadan önce iki kere okursan bereketli oluyormuş" diyenini de gördüm. üzerinde arapça "allah inananları korudu" gibi anlamlara gelebilecek grameri falan da bozuk bir şey yazıyordu. hayatlarının her alanına uygulayabilecekleri öğütleri ve direktifleri vardır hocalarının. araştırılırsa kemeri şu tarafa doğru takmazsan evine melek girmez tarzı uygulamalar bulunabilir. batıl inançlara çok meyillidirler ve özellikle pensilvanya civarlarında yaşayan ve "amish" diye tabir edilen topluluklara tutuculuk ve birazcıcıkcıkcık da yaşam tarzı olarak çok benzerler.

    çoğunun evinde üyesi ister kadın, ister erkek olsun süleyman hilmi tunahan'ın bir portre fotoğrafı olur. normalde evde yabancı erkek veya kadın fotoğrafına karşı duruşta olsalar da bu zat'ın fotoğrafı bir dolapta, bir çekmecede durur ve arada çıkartıp bakarlar. peygamberin bile peygamberlik görevi dışında normal insan kabul edildiği bir dinde başka bir insanın evliya kabul edilip peygamber'den çok hürmet gösterilmesi bu tipte bir tarikatta bu zatların allah ile peygamber arasında bir konuma sahip olduklarını göstermektedir.

    siyasi olarak milli görüş çizgisine çok yakınlardır (hayat görüşleri de bu çizgidedir hala), ancak son seçimlerde akp-mhp arasında gidip gelmişlerdir. kendileriyle aynı görüşte olmayanları pek sevmez, kendilerinden aşağı görürler. örneğin dinsiz bir insanı sevmemelerinin sebebi onlara ters olması değil, onu acınası iğrençlikte aşağı bir varlık olarak kabul ettiklerindendir. önlerine kuran da koysanız, peygamberi diriltip de getirseniz "yok, bizim hoca şöyle dedi" deyip geçiştirirler. birbirlerini çok sayar ve severler, bu nedenle her türlü görüşleri kendi aralarında şekillenir. başkalarını aralarına almayı pek sevmezler.

    l'edit: imla.
947 entry daha
hesabın var mı? giriş yap