15 entry daha
  • hakkında çok az entari girilmiş. bunun nedeni merak ettim birden. dvd'nin arkasında "kopya korumalıdır" diye bir ibare var. belki divx'leri bulunmadığından izlenmemiş olabilir. neyse. "her devrin adamı" sözünü duyduğumda aklıma ilk olarak her devre uyabilen, bukalemun gibi o devrin rengini alan kişiler geliyor. "gidene ağam, gelene paşam" bu kişiler için söylenmiş bir söz. iktidar değişir, bu adamlar da değişirler. dün övdükleri kişilere bugün vururlar. ülkemizde bunlardan bol yok. örneğin cengiz çandar, tarhan erdem, nazlı ılıcak, akif beki diye gider bu. yalakalıkta sınır tanımazlar. usta yönetmen fred zinnemann'ın yönettiği bu filmde bu adamlara da değinilir ama "her devrin adamı" sözüyle bu adamlar kast edilmez filmde. "her devrin adamı" filmde düşüncelerinden kati surette vazgeçmeyen, inancı ve düşünceleri uğruna hapse girmeyi, hatta ölmeyi bile göze alan thomas more kastedilir. evet, thomas more gibileri de vardır çok şükür. ama sayıları diğerlerinden azdır.

    fred'in yönettiği bu filmi övmeye nereden başlasam diye düşünmekteyim. övülecek o kadar yönü var ki. görüntü yönetmenliği, müzikler, kostümler çok sağlam. diyaloglar enfes. çok zekice yazılmış. özellikle thomas more'un finaldeki monologu veya filmin ortalarında şeytanı korumakla ilgili enfes monologu senaristin kalitesini göstermekte. the tudors'ı izleyenler hikayeye yabancı kalmayacaklardır. ya da natalie portman'lı the other boleyn girl filmini izleyenler veya bu filmin uyarlandığı kitabı okuyanlar... kısacası şerefsiz 8.henry ile ilgili bilinmesi gerekli şeyleri bilenler filme yabancılaşmayacaklardır. the tudors'ın ve the other boleyn girl'ün aksine a man for all seasons bizlere henry'yi anlatmaz. bizlere thomas more'u anlatır. düşüncelerine bu kadar sıkıca sarılması da akla hemen efsane cesur yürek william wallace'ı getiriyor. mel gibson'ın braveheart'ı çekmeden önce bu filmden esinlenip esinlenmediğini epey merak ettim. thomas more (eleştirilecek yanları da var. mesela luther'den nefret etmesi, onca kötülüğü yapan kiliseyi diğer görüşleri kabul etmeyecek kadar önemsemesi, yani kilisenin fanatiği olması vs) tıpkı wallace gibi düşüncelerinden ödün vermiyor. ama wallace'tan farkı varsa krala baş kaldırmıyor, halkın önünde onu eleştirmiyor, hatta kralla ilgili hiçbir şey söylemiyor. sessizliğe bürünüyor. gene de takdirlerimizi kazanıyor düşüncelerini ve inancını bu derece sahiplenmesiyle.

    thomas more örnek alınacak bir kişi. filmde bir de örnek alınmayacaklar, hatta yüzlerine tükürülmeyecek insanlar da var (kulaklarınız çınlasın yandaşlar).

    -thomas'tan iş isteyen ve sağlam bir pabuç olmadığı tipinden bile anlaşılan bir adam (richard) var filmde. bu adama değinmeden entariyi bitirmek istemedim. thomas bu adama iş vermiyor ama bütün kapıları da yüzüne kapatmıyor. ve ona diyor ki "sarayda memuriyetlik ayarlayamam sana. sen iyisi mi öğretmen ol. yeteneğin var". bir de pahalı bir küçük kupayı eline tutuşturuyor. bu şerefsiz adam bir gün saraydan birisi ile karşılaşıyor. bu adam, richard'ı itiyor, richard pisliğin içine düşüyor. yani "kirleniyor". ama buna rağmen adamın peşinden ayrılmıyor. en nihayetinde gün geliyor kendisine kupa veren, hiçbir zaman kapıyı yüzüne kapatmayan, hatta ona öğretmenlik ayarlayabilecek thomas'a ihanet ediyor. mahkemede yalancı şahitlik ediyor. thomas'la olan diyaloglarını çarpıtıyor. thomas'ın mahkum olması için deliller üretiyor. bunu da mevki uğruna yapıyor. adaleti saptıran bu adam galler'in adaletle ilgili bilmemnesi oluyor. yani adaletle ilgili bir göreve getiriliyor.

    bu karakter ve bu karakterin yaptıkları kulağa hiç yabancı gelmiyor. zira şu sıralar etrafımız richardlarla çevrili. para uğruna amerika'ya ajanlık yapanlar, onurunu, haysiyetini satıp yalakalık yapanlarla dolu etrafımız. hiç de vicdan azabı duymuyorlar. hiçbir şeyi önemsemiyorlar paraları ve mevkileri, bir de hazretlerinin düşüncelerinden başka. hazret savaş mı istiyor? onca kişinin kanının ellerine bulaşacağını umursamadan savaş çığırtkanlığına başlıyorlar. hazret birisini hapse mi attırdı? o kişinin gerçekten suçlu olup olmadığını bilmeden o kişinin üstünde tepinmeye başlıyorlar. bu kişilerin henry'nin yanındaki şaklabanlardan farkları yok. filmde henry, thomas'ın evine gelir. kayıktan atlar ve ayakları kirlenir. herkes endişelidir. onunla birlikte gelenler endişelenir. ardından gerzek henry gülmeye başlar. anıra anıra güler. yanındakiler durur mu. onlar da gülmeye başlarlar. neye güldüklerini dahi bilmiyorlar. hazret gülüyor ya yeter onlar için. ardından kayıktan aynı henry gibi atlayıp ayaklarını kirletirler.

    oldukça başarılı bir film. defalarca izlenmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken bir film aynı zamanda. v for vendetta ile kapanışı yapalım alakasız yerde:

    -fikirlere kurşun işlemez.
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap