19 entry daha
  • the beatles'ın 2. britanya albümü with the beatles'ın 6., yine 2. abd albümleri meet the beatles'ın b yüzünün 3. parçası.

    şarkı meredith willson tarafından 1957 tarihli pek çok ödül kaldırmış olan broadway müzikali, the music man için yazılmış-bestelenmiştir. daha sonra bu müzikalin aynı adlı 1962 tarihli film versiyonunda da bulunmuştur elbet. (fakat ilginçtir, şarkı da 1951 tarihli başka bir şarkı olan, fran warren tarafından yorumlanmış till i met you isimli bir parçadan arak(mış).) şarkı bestelenişinden beatles'a kadar pek çok kere coverlanmış, adeta ortamların balı çiçeği olmuş, hakkıdır; mis gibi şarkı çünkü: sonny rollins, anita bryant, peggy lee, valjean ve segio franchi. özellikle 1961 tarihli peggy lee coverı britanya'da büyük hit olmuş, paul mccartney gibi bir ''böcüğü'' çok etkilemiş, daha sonradan da the beatles repertuarında kendisine yer bulmuştur. paul mccartney'in peggy lee coverını coverladığını söylememize elbette ki gerek yok, bu da vesikası olsun aha da:

    http://www.youtube.com/watch?v=ycbd6pxmvhy

    bu kadarcık mı? diyene paul mccartney'in şarkı hakkındaki sözlerini de yazalım, maksat gönüller şen olsun dostlar:

    i had no idea until much later that it was from the music man`.evet canlar, gelelim önemli noktalardan birine,the beatles` külliyatı içinde pek çok kişinin bilmediği, bilip de görmezden geldiği bir parça belki bu, bilinmeyen türden sayılabilir. belki çok oldie diye itelediniz kendisini, belki ısınamadınız. belki rock n roll'a sığdıramadınız. belki ballı çörek gibi bununla romantizm yapmayı yediremediniz kendinize. ama, ama bi yeri atladınız: macca dahil pek çok kişinin-otoritenin kabul ettiği ve belirttiği gibi, the beatles repertuarında mevcut olması o dönemde the beatles'ın kalitesinin tanınmasında, çeşitlilik bazında farklılık yaratmasına(burda top paul'da: “showed that we weren’t just another rock’n’roll group,”)ve en önemlisi emi ile anlaşabilmesine vesile olmuştur. nasıl mı? o da başka bir yazımızın konusu olacak sevgili okur...

    yok öyle yağma tabii, öyle yazdım ki paragrafa geçmeye fırsat olsun, yazı şeklen okunabilir bol boşluklu bişeye benzesin, rahatlasın, bi cam falan açalım leş gibi oldu ortalık, gözü yormasın, cildi korusun. neyse efendim, burada hemen bir flashback yapıyoruz hızlıcana, 1962 ocak ayındayız*:

    brian epstein menajerimiz olmuş, auditionlar falan bağlıyor elemanlara; bizimkiler de çok şükür şu müzik işinden para da kazanmaya başlıyor artık keratalar, ancak hala maksimum mersey beat'te falan zilyon tane grupla anılıyorlar, sinir bozucu bi yandan, ortalıkta tatlı bir telaş, albüm istekleri kabarmış; maksat yol bulmak. neyse decca ile ayarlanıyor bir görüşme, herkeste ayrı bir heyecan tabii. 15 tane şarkı söyleniyor hali hazırda, içlerinde till there was you da mevcut haliyle. fakat decca anlaşma yapmayı kabul etmiyor, ufaktan yol veriyor bizimkilere.(bu noktada gitarlı grupların modası geçti lafzı edilmiş ki tu kaka yani. ahaaha yok lan, belki bahane olarak söyledi bunu adamlar? belki müzik dünyasında almanya'dan gelen oğlan'ın imgesel karşılığı bu söz, kim bilecek? hemen auvvv .yine de o dil o g.te girmiştir bunu söyleyen için, orası başka tabii.) neyse, ekip yıkılıyor bu duruma, hatta john fazla fazla brian epstein'ı suçluyor, ''ne belli ki? bizim tarzımızı yansıtmadı bi kere parçalar, yanlış seçtin, ekip ruhunu bozan türden şarkılardı bunlar, olmadı ki şimdi.'' minvalli. neyse, allah'tan brian bu kayıtları kızıp mızıp çöpe atmıyor da, g.tü kurtarıyorlar komple. zira ilerleyen günlerde brian george martin ile tanışıyor, laf lafı açarken bizim kurt menajer tapeleri unutmuş gibi yapıp masaya koyuyor, akabinde martin merak edip dinliyor ve olaylar gelişiyor. bi dakka lan, hemen gelişmiyor öyle, george martin bu kayıtlarda özellikle bir şarkıyı en çok tutuyor, acaba ne o? duru bir ses, yerinde bir yorum, tatlı bir ritim ile insanı sarhoş eden, geleneksel ile modernin tatlı bir şekilde buluştuğu bir parça: till there was you. özellikle george'un gitarına ve paul'un sesine bayılıveriyor, hatta paul'u ''işte grubun lead vokali bu olmalı.'' falan diye tasavvur ediyor. ''ulan george vurdun bu sefer voliyi, kaçırma lan bunları eheemmehe.'' temalı bir sırıtışla, avı da kaçırmak istemeden, hiç oralı değilmiş, lütufta bulunmuş gibi ''bi gelsinler bakalım, seni sevdim genç adam.'' yollu yolluyor brian'ı evine. gerisi malum artık, olaylar gelişiyor...*(bu noktada şöyle bir yorum ilişti gözüme, biraz abartılı tabii, ama doğruluk payı var elbet: ''the truth of the matter is that the song was a major determining factor in the beatles being signed to emi’s parlophone records in britain, thereby catapulting them to fame throughout the world. if it wasn’t for the beatles adding “till there was you” to their repertoire, they no doubt would have had the same fate of most of the ‘beat groups’ of the liverpool music scene, such as cass and the casanovas, derry and the seniors and rory storm and the hurricanes.'')

    evet bu kadar alt çizme işlemi yeter sanırsak. şarkı ilk kez elbette ki decca'ya yollanan çeyizin içindeki haliyle -pete best ile- kaydedilmiştir. yukarıyı okumaya sabretmiş yoldaşlarımız için ödül olarak, biraz da kişisel g.tlükten, şimdi o sessionda kaydedilmiş decca versiyonunu, aynı zamanda george martin'i mest eden versiyonunu, gözler önüne serelim:

    http://www.youtube.com/watch?v=bpfzqwpqcpm

    görüldüğü üzere, peggy lee'ye selam çakacak feminenlikte bir vokal mevcut, paul'un sesi değil sanki bu. sanki bir melaike, yok böyle bir duruluk. tabii aynı oranda östrojen kokulu bir vokal bu. bir değişik, asla sonra kullanılan bir tarz da değil. eminim ki paul bu sesi bir daha da yakalayamamıştır, öyle garip bir vokal, öyle garip bir ses bu.*

    neyse, sonrasında da with the beatles için 30 temmuz 1963'te kaydediliyor tekrar, yaklaşık 10 kayıt sonrası murada da eriliyor. ringo tıpkı don't bother me'de olduğu gibi bongo ile tozunu attırıyor ortalığın bu arada. 8. kayıt albümde kendisine yer bulacak şekilde postalanıyor george martin'e. bir the beatles şarkısı daha böylelikle aslını yaşatır denecek şekilde albümde yer buluyor aynı zamanda. hazır alıntı manyağı olmuşken 23 aralık 1963 tarihinde the london times'ta william mann tarafından şarkının tasvirini alalım, biraz daha övelim: ''how fresh and euphonious the ordinary guitars sound in the beatles' version of 'till there was you.'” “a cool, easy, tasteful version of this ballad, quite without artificial sentimentality.''

    iran gibi övülesi şarkıdır velhasılı, ısrarla yakın durunuz.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap