127 entry daha
  • luc besson'un parmağının olduğu en kötü filmdir. ben sinematografik yanını bir yana bırakarak (ona da girecem) şunu söyleyebilirim ki film ırkçılığın, muhafazakarlığın, oryantalizmin vücut bulmuş halidir. kızınının kaçırılmasıyla başlayan olay ilerledikçe batı-merkezci (amerikalılar, onunla birlikte az buçuk gelişmiş ülkeler klasmanındaki fransa, ingiltere iyi geri kalanlar kötü), muhafazakar, oryantalist ve ırkçı kafa kendini gösteriyor.

    --- spoiler ---

    gelelim tezlerimi açmaya,

    sinematografik olarak: 1- vasatın altında bir film. bu tarzın bir hayli iyi örnekleri varken; angel-a (2005) ve léon (1994) gibi filmler çeken l. besson’a yakışmadı. gerçi léon’dan sonra adam akıllı tek filmi angel-a ama olsun.

    2- yahu kaç tane fransız polisi fransa’da görev icabı gittiği bir yerde inglizce konuşuyor. adam çetenin üssüne dalıyor inglizce, büyük satışların olduğu yere dalıyor –yine polis kimliğiyle- yine ingilizce vb. yahu amerikalılar altyazı okuyamıyorlar diye (yazık onlara) luc besson gibi bir fransız sinemacı nasıl böyle bir hata yapıyor aklım almıyor.

    muhafazakarlık:
    1- evvela güvenliğin küresel bir meta olduğu, satıldığı bir dünyada güvenlik paranoyasının yeniden üretildiği bir film olmuş (kızına/eski eşine fransa_dışarı tehlikelidir telkini “bilinçli” baba tarafından ısrarla yapılmış, dinlenilmemiş ve olaylar olmuştur.

    2- “babanın bakire kızı” en nihayetinde daha değerli (bakire) olduğu için çete tarafından daha pahalı ve “konforlu” koşullarda satılmıştır. bakire olmayan ölmüş/öldürülmüştür (cezasını çekmiş yani). hatta kaçırılmadan önce kızlara yaklaşan çetenin yakışıklı oğlanıyla yatmak istemesi başına gelen olaylara neden olmuştur_zira babanın bakire kızı bu durumdan rahatsız olmuştu (masum yani_canım ya).

    irkçılık ve oryantalizm: kızını kurtarmaya çalışan baba, kız kaçırma zincirinden başlayıp en sona/tepeye doğru (iktisat kavramıyla kaçırılan kızlar meta ise tüketiciye doğru) ilerledikçe durum net olarak ortaya çıkıyor. çete komple arnavutlardan oluşuyor. bunlar kaba saba, tek tip (hepsinde aynı dövme ve paspallık vardır) kişilerden oluşuyor. hatta arnavut çetenin yerine sahte fransız polisi kimliğiyle rüşvet almak için giren babaya çetecilerin biz göçmeniz bundan bu kadar baskı yapıyorsunuz diyen çetecilere, bizim hoş görümüzden yararlanıp böyle dallamalık yapmayın lan diye nutuk çekiyor. avrupa’nın (bir kısmı ama) erdemlerinden bahsediyor.

    devam edelim, bakire kızlara büyük paralar veren arap şeyhidir. şimdi filmde bu mafyaya destek veren/göz yuman/rüşvet alan fransız istihbaratı/polisidir. ama bunlar geçinmek için yapılmaktadır. zira tüm çetecileri ve arap şeyhini öldüren baba, eski arkadaşının sırf konuşturmak için küçük bir sıyrık bırakacak şekilde karısının kolundan vurur ve eski arkadaşını –polisi- öldürmez ensesine şaplak indirir sadece. bu tabi göz yumulan bir nahoşluktur “film”ce. onun dışında büyük pazarlıkları organize eden de bir fransız’dır ama o da öldürülmeden önce defalarca “bu sadece bir iş” der. evet batı’nın kötülüğü de kapitalist ilişkiler içindedir. o asla kendinden menkul bir kötülük kaynağı değildir. yahu herif iş yapıyor iş; arnavutlar gibi, arap şeyhi gibi kötü değildir. onlar kötüdür zaten.

    --- spoiler ---
58 entry daha
hesabın var mı? giriş yap