51 entry daha
  • henüz ağzı kulaklarında bir ergen iken çok ekmeğini yedim meretin.

    anadolu'nun şirin bir kasabasına atanmıştım. atandığım dairede herkes bana büyükşehirden gelmiş hatun gözüyle bakıyordu. bunu anlatmalarına gerek yoktu, bakışlarından hissedebiliyordum. gayet alelade şeyler giysem de her sabah mesai başlamadan rahat bir kırk dakika süzerlerdi. neyse ben de büyükşehirden gelmiş biri olarak bazı misyonlar yüklemiştim kendime. mesela bilgisayar bozulunca bilgi işlem'i aramazdan önce beni ararlardı. gerçi word'de puntoyu yükseltme gibi sorular sorarlardı genelde. bilgi işlem elemanı önünde daktilo ile çalışırdı, o derece teknolojik. bir gün bilgi işlemci arkadaşa 'sen öyle her çağırdıklarında gelmesene, uzaktan erişim diye bir şey var' dedim, adam mikrodalga fırınla bağlandı bilgisayara, o ayrı.

    benim de bilgisayarla ilgili, telaffuz etmekten de çok hoşlandığım 'viyjıl beyzik'ciğimi burada çok kullandım.

    mesela kitle mikrodalga fırınla bilgisayarla bağlanma olayına bile tav ya, yazıcının toneri azalıyor, beni çağırıyorlardı. 'zereeee, bilgisayara bozuldu, koş patlayacak vallaha' ben de geçiyorum bilgisayarın başına, açıyordum denetim masasını, bir taraftan da yazıcının tonerini çıkarıp sallıyorum. denetim masanını kapatırken (evet sadece açıp kapatıyordum) 'bunun viyjıl beyziği bozulmuş, ben hallediyorum şimdi, hoop hallettim' derdim. toneri sallanan yazıcı kağıdı cillop gibi çıkarır, zere gözlerden uzaklaşırdı.

    hey gidi viycıl beyzik, çok ekmeğini yedim be.
31 entry daha
hesabın var mı? giriş yap