8 entry daha
  • girişleriyle çıkışları aynı değildir. ister bölüme asılsın, ister sadece ders notlarından çalışsın, ister isyanını hiç zihin tarafına geçirmeyip sadece kılık kıyafet evreninde bıraksın yine de insan olma tezgahından bir şekilde geçer. ben bu felsefe denen anlamsız metinler bütününden nefret ediyorum deyip, dersle alakası olmamasına rağmen evinde gizli gizli wittgenstein, searle, austin okuyan çok tip gördüm.

    iş kaygısı taşımazlar. çünkü kaygının bir tek, asla ve asla ikinci kez deneyimleyemeyecekleri ölüm hakkında güdülmesi gerektiğini bilirler. milletin bahsettiği şey korkudur. evet, iş dünyasına adım atmakta geç kalıp, hiçbir zaman tam olarak kendilerini başkalarına anlatamayabilirler. bu bir korku yaratır. ancak yusuflayan tipler olsalardı felsefe okumazlardı. ales, gre ve buna denk sınavlarda dünya genelinde fizik ve matematik öğrencileriyle birlikte ilk üçte olan insanlardan bahsediyoruz. türkiye şartlarını akıl mantık süzgecinden geçirmez mi bu kapasitedeki insanlar. elbette ki geçirir. demek ki serde gizil de olsa bir tutku var. hem de çok saygıdeğer bir tutku. ekmek kavgasına ekmeğin fethi'nden başlayabilecek hassasiyete sahip bir tutku.

    en kazma olarak gördüğünüz bile hayatta görüp görebileceğiniz en yaratıcı adam olabilir. çünkü felsefe kavram yaratma sanatıdır. kulağına sürekli olarak yaratılmış kavramlar çalınan biri ileride kuruyemiş de satsa o tezgahı alabildiğine estetik şekillendirir. ihtimam gösterir. her ne yapıyorsa üzerine eğilir. onu çocuğu gibi görür. meydana getirdikten sonra o şeyin artık ona ait olmadığını bilir. bu sebepten çocuklarını da 10 numara insanlar olarak yetiştirecektir. çocuğun anlama yetisi kısıtlı olup, anasını babasını ergenken sırf felsefe okuduğu için küçümsese bile serpildiğinde anlayacaktır yaşıtlarının yetiştirilme tarzıyla kendisinin farkını.

    sonuçta;

    bahçede, deniz kenarında, ormanda, dağda, bayırda ders yapmak demek. ders yaparken ciğerlerine çektiğin oksijenle sorular meydana getirmek demek. uzun ve kalabalık metinleri yazdığın sınavlarda özgürce sigaraya çıkabilmek demek.

    diğer bölümler düşüncenin kara ormanlarında, loş sokaklarında, karanlık girdaplarında dolaşmaktan imtina ettiğinde, senin oralara kara murat benim diyerek gözü kapalı dalman demek.

    yaşıtların ne çıkacak acaba finalde, onu vizede sordu finalde hayatta sormaz diye kısır tartışmalar yaşarken senin sorularının 3000 yıldır aynı olduğunu bilmek demek. onun getirdiği özgüvende çaresizlik içinde çırpınmak demek.

    güzel olanın, olanaklı olanın, bilgi olanın, ahlaklı olanın, olanın ulan olanın peşinden gitme arzusu demek.

    hiçbir yere varamayacak olsan da yolda olmak, toplumun kampanya dahilinde sana sunduğu tek tipleştirmeyi kırarak, önce düşüncede ötekiyi meydana getirmek demek. kafanı nereye koyarsan orası senin evindir felsefe öğrencisi. hayat boyu felsefe öğrencisi kalacaksın. iş hayatı el verir, bir gün mapushaneden çıkarken sesi güzel olan elemana kartvizitini uzatacak kadar taşaklı olursun. akademik yaşam el verir, bir gün kürsü sahibi olursun. yeteneklerin el verir, bir gün filozof olursun... etiketler bir yere, felsefe öğrencisi olmak mahşere hatta onun da ötesine kadar. bunu sakın unutma.
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap