anayurt
-
mihail lermontov şiiri.
nuri bilge ceylan'ın bir zamanlar anadolu'da filminde, doktorun okuduğu dize işte bu şiire gönderme niteliğindedir. filmde şöyle geçer o replik:
-yağmur yağıyor, yağsın. yüzyıllardır yağıyor ne fark eder? fakat bundan sadece 100 yıl sonra bile arap, ne sen ne ben ne savcı ne komiser. yani şairin dediği gibi "gene yıllar geçecek ve geride benden bir izi kalmayacak / yorgun ruhumu karanlık ve soğuk kuşatacak"
anayurt
seviyorum yurdumu, fakat tuhaf bir aşkla!
mantığım yenemiyor bu sevgiyi.
ne şan, satın alınmış kanla,
ne kibirli bir güvenin erinci
karanlık eskinin gizemli söylenceleri ne de
sevinçli imgeler uyandırıyor bende.
-kendim de bilmem niçin- fakat seviyorum ben
soğuk suskunluğunu yurdumun bozkırlarının,
sınırsız dalgalanışını yurdumun ormanlarının
ve taşmalarını nehirlerin, denizlere benzeyen.
tutkunum sarsılmaya köy yollarında bir yaylıda
ve usul bir bakışla delerek gölgesini gecenin
içimde bir han özlemi, rastlamaya şurda burda
titreyen ışıklarına kederli köylerin.
severim hasattan sonra ateşlenen tarlanın dumanını
ve ağırlık kolunu, bozkırda geçiren geceyi.
severim ağaran bir çift kayın ağacını
tepede, sarı tarlanın ortasındaki.
duyduğum sevince yabancıdır çoğu
gördüğümde dolu harman yerini.
pencereyi, oyma pancurlu,
samanla örtülü kulübeyi.
ve çiy düşmüş bir akşam, eğlence zamanı,
gece yarısına kadar bakabilirim dansa;
tepinerek, ıslık çalarak yaptıkları
sarhoş mujiklerin bağıra çağıra.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap