1 entry daha
  • marsa bir yolculuğu anlatır. 7 kişilik bir mürettebat ve zeplin gövdeli kanatlı bir araç (excelsior) ile 6 ayda marsa giderler. tabii daha yakın olan ay yerine neden marsa gittikleri bilinmez. bunlar 6 ayın sonuna yaklaşırken aralarından biri artık dayanamaz, inancını yitirir, marsa gidemiycez lan o zaman içki içelim der; bu içme faslı yavaştan isyana dönüştüğü anda marsa gelirler bunlar. bakarlar ki marsın havası temiz, solunabiliyor yani, oh şahane derler, inişi gerçekleştirip bekleyen kalabalık marslıların yanına giderler. marslılarsa beyaz togalarını giymiş gayet insan formunda yaratıklardır. marslılarla dil problemi de yaşamazlar, çünkü her ruhu olan canlının anlayabileceği bir dille konuşmaktadırlar. bunun üzerine hemen bayburt tanıtım günleri tadında kavun yedirirler bunlara marslılar. bizimkilerde şarap ve konserve et tattırırlar kürdanları ve kürdan konacak köpük kaplarıyla birlikte. marslılar eti görünce "ölü eti lan bu allahsızlar, bunu mu yiyonuz, peki eti nası yapıyonuz" diye sorarlar. kaptan çıkıp aha böyle diyip altıpatlarını çıkartmasıyla kuşu vurması bir olur. öbürküler bi heyecanlanır, "noluyo lan bu gezegende bin yıldır silah sıkılmıyo davar" diye üstüne yürürler. bunun üstüne isyanı çıkartmak üzere olan eleman 1. dünya savaşı tipi el bombasını atar. bunu üzerine mahkemeye çıkarılırlar ve farkederler ki gittikleri yol yol değilmiş. hemen tövbe edip silahı ve kötülüğü bırakırlar. bu arada dönemin vazgeçilmezi olan abartılı oyunculuk ve okuduktan bir dakika sonra hala ekranda olan yazılar devam eder. neyse dünyalıların tövbesi sonrası hemen şenlikler başlar, kadınlar dans eder falan; öte taraftan dünyayı gösterir, yaşlı insanları itip kakanlar, kumar oynayanlar, içki içenler falan; burdaysa çayırda kavun yenip dans ediliyo togayla tüm gün. o esnada kaptan marslı bi kıza aşık olur. ilk gezegenler arası sikişi yaparlar. bu sırada dünyada excelsior dan haber yok bunlar patladı kesin diye haberler çıkar. dünyalılar artık bize müsade anamız babamız bekler der dönmek ister, kaptan da kızı almak ister, ama marsta bile babanın icazeti olmadan kız verilmez. babası düşünür kızı verir, ondan sonra da ölmeye karar verir. ama ölmek neşeli güzel bi şey olarak gösterilir. ölesin gelir yani öyle... baba festivalle birlikte ölüme gönderilir akabinde bizimkiler marslı kızla birlikte dünyaya doğru yola çıkarlar. atmosfere girince bunlar bi fırtına bi fırtına göz gözü görmez o sırada bunlar patladı haberlerini çıkaran dr dubious mal gibi bi tepenin üstüne çıkmış excelsior a lanet ederken yıldırım düşer üstüne ölür, güneş açar excelsior sağ salim iniş yapar, danimarka bayrakları açılır, faytona binilip eve gidilir.

    tabi şurdan da izlenebilir, danların restorasyonu hakkını vererek yaptıkları görülebilir.
    http://www.youtube.com/watch?v=1xrgrnwswgi
hesabın var mı? giriş yap