36 entry daha
  • beş vakit'ten beri reha erdem sinemasının sıkı bir takipçisiyim. takipçiliğimin sebepleri arasında, teknik anlamda daimi görüntü yönetmeni florent herry ile oluşturduğu muhteşem sinematografi ve kendisinin ses üzerine neredeyse deneysel diyebileceğimiz bir şekilde yaptığı tasarımları. bu tasarımları kolayca foley efekti diye adlandırabiliriz fakat durum bundan ziyade ses'in bir karakter gibi anlatım aracına dönüşen bir teknik detay olması bu durumu oldukça değerli hale getiriyor.

    erdem'in son filmi jin hem hayat var hem de kosmos'dan anlatım olarak daha farklı bir çizgi izliyor; bir hikaye anlatıyor. özdeşleşebileceğimiz, sempati ya da antipati duyabileceğimiz ve belki de en önemlisi umursayabileceğimiz bir karakteri filminin merkezine alıp genel olarak sembol, motif ve metaforlarla örülü, kapalı bir anlatıma sahip sinemasını ilk defa aşarak şahsi görüşümce gerçek başyapıtını oluşturuyor.

    filmin üzerimde bu kadar etki bırakmasının sebepleri arasında; ideolojik olmaması, dağdaki bir kadın'ın hikayesini anlatırken "kadın" teması üzerinden evrenselliği yakalayabilmesi, kosmos'da fazlasıyla yer bulan hayvanların, bu sefer bizzat karakter olarak karşımıza çıkıp filmin anlatımını kuvvetli bir şekilde desteklemeleri.

    --- spoiler ---

    buradaki bahsini ettiğim hayvanların hikaye'de olması durumu ise; tıpkı jin gibi bomba geldiğinde, kayaların arasına saklanıp kaçışan yılanlar, tırtıllar, kabuğuna çekilen kaplambağa ya da yan mağaraya sığınan ayı. hele ki jin'e yapılan saldırıda atın kişneyip huysuzlanması üzerimde inanılmaz etki bıraktı. sonuçta ülkemizde bir savaş var ve insanıyla, hayvanıyla, doğasıyla herkes bu savaştan etkileniyor. savaş üzerine bundan daha iğneleyici bir anlatım olabilir mi.

    filmin apolitik olduğu yönünde belki haksız eleştiriler gelecektir fakat bence apolitik'den ziyade insanı bir tutum var karşımızdaki filmde. sonuçta dağ'da kürtçe türkü söyleyen gerilla da bizim insanımız dinlenme sırasında neşet ertaş söyleyen türk askeri de ya da aynı cep telefonu ile anneleriyle kendi ana dillerinde konuşan jin'le yaralı asker onur ünsal'da.

    --- spoiler ---

    keşke bomba patlamalarının kayalarda ve toprakda yarattığı efektler özellikle sinema endüstrisinin bu konuda gerçeğe yakın değil bizzat gerçek olduğu günümüzde daha başarılı kotarılsaydı ama olsun filmi çekerken banka hesaplarında yapımcıların milyon dolarlar olduğunu düşünmüyorum.

    herkesin özellikle sinema'da seyretmesini tavsiye ettiğim hildur ingveldardottir gudnadottir'in müthiş müzikleriyle bezeli jin, sinemamızın auteur yönetmenlerinden reha erdem'in bana göre en iyi filmi.
89 entry daha
hesabın var mı? giriş yap