28 entry daha
  • anna karinanın duru güzelliğine ve kavanoz kavanoz kestane balı yemişçesine hoplayıp zıplayan jean-paul belmondonun harika jönlüğüne olağanüstü akdeniz manzaraları eşlik ederken nasıl bittiğini anlayamadığım film.

    pastel rengi panjurlarla kaplı, etrafı sarmaşıklarca sarılmış güneş banyosu yapan evler, masmavi deniz, dalga sesi, kumsal buram buram akdeniz kokar. film bu manzaralar için bile izlenebilir.

    --- spoiler ---
    marianne cazibeli bir kadın, fesat düşüncelerin insanı. ferdinand (nam-ı diğer pierrot) gerçekten derin bir karakter, sanata düşkün, çevresindeki aptal insanlardan bunalmış, anlam arayışında, hatta hayatındaki boşluk nedeni ile "izne ayrılmış ölüleriz biz" diye yazıyor günlüğüne. marianne para için turistleri eğlendirmek isterken pierrot bunu modern kölelik diye tabir ediyor. tabii ki fitne entelliği yeniyor, keskin sirke küpüne de çevresine de zarar veriyor.

    bu arada hatun zümresinin zehirli göz yaşları ile destekleyerek klişe haline getirdiği "ele avuca sığmaz, dalavereci, aldatan, güvenilmez" erkek modeli tarafından iğfal edilen "aldatılan masum, dürüst, mazlum" kadın tipi bu filmle son bulmuştur arkadaş, eşe dosta haber salın. uyanın, uyandırın.
    --- spoiler ---
54 entry daha
hesabın var mı? giriş yap