13 entry daha
  • başından itibaren akp'ye islamî bir parti imajı verilmesi ya da bu minvalde suçlanmış ve tehdit unsuru olarak (örneğin tehlikenin farkında mısınız) görülmüş olması, bu partiye bir lütuf olmuştur. (islam'ı letafet kaynağı olarak gördüğümden değil, islamî dilin ve siyasetin kitle üzerinde etkili olduğunu düşündüğümden böyle diyorum.) oysa akp bir merkez sağ partisinden başka bir şey değildir.

    bu parti menderes sonrasındaki merkez sağ partilerinin kendileri açısından reelpolitiğe seslenen mecburî mc hükümetleri dışında beceremediği bir şeyi becerdi, merkez sağ ile onu her daim "düzen" partilerinin mecrası olarak görmüş erbakan çizgisinde ilerleyen islamî çizgiyi bir potada eriterek evvelce farklı fraksiyonlara destek vermiş olan cemaatleri birleştirmiş, böylece merkezde ve islamî çevrede herhangi bir alternatif bırakmamıştır.

    burada vurgulanması gereken bir unsur da akp'nin evvelki "düzen" partilerinin imajını halk nezdinde tüketen özellikle de özal dönemindeki ve sonrasındaki yolsuzluk vakalarını ve bu vakalara bağlı istikrar sorununu (dyp-anap çekişmelerini hatırlayın) tüm sağ cenahı kapsayan bir potansiyelle iktidar olup ortadan kaldırmış olmasıdır. uzun süren bunalımlar ve patlak veren ekonomik kriz üzerine gelmiş olması, kemal derviş'le başlayan süreçte onun imf reçetesini uygulayıp, bilhassa elden çıkarma / satım yoluyla (hoba! kemal unakıtan'ın yılın maliye bakanı seçilmesi) iç ve dış ekonomik dinamikleri düzlüğe çekmiş gibi görünmesi halk nezdindeki "çalıyo ama çalışıyo da" izlenimini de beslemiştir.

    bunun yanında uzun süreli iktidar döneminin önceki siyasî aktörlerin ve fraksiyonların tükenmiş olmasıyla da açıklanabileceğini düşünüyorum. bugün bile akp taraftarlarının "tayyip gitti diyelim, yerine kim gelecek?" demesinin nedeni budur. bu partinin arkasında mhp, chp ya da bdp gibi "adanmış" bir kemikleşmiş kitle yoktur. merkez sağ partileri lider sultasından ötürü zor bölünen ama bölündüğü zaman da, kitlenin kaygan geçişliliği nedeniyle, kolayca toparlanamayan bir karakterdedir. merkez sağ kitlesi de bu yüzden partiden ziyade lidere tutunur, hala menderes'i ananlar, demirel baba'cılar, "özal ikinci atatürktür" diyenler, çiller bacı'cılar vs. rüzgârın estiği yöne doğru gider bu kitle. maddî huzurun ve istikrarın kitlesi olmuştur hep, dolayısıyla hanefî yapının islam düşünce ve dünyasında oynadığı iktidar odağını temsil eden role cuk diye oturur, osmanlı idarî mekanizmasındaki genel temayüle de yakınsar.

    merkez sağ seçmeni idareye tapar ama özellikle de nüfuzlulara. eskiden daha fazlaydı kabul ediyorum, mafyaya bile tapabilir güç odağının şaştığı noktalarda. şoföre bile kaptan der. muhtardan başbakana kadar tüm yöneticiler otoritenin yani devletin temsili olduğu için "yanaşılası", yamacına ve gölgesine sığınılası bulunur. kişisel ilişkiler söz konusu olduğunda askeriye ve kolluk kuvvetleriyle kurduğu ilişki nefret ilişkisidir, kılıcın ucu kendisine dokunduğu sürece onları sevmez. ama genel olarak "polise uzanan eller kırılsın" ve "en büyük asker bizim asker" çizgisindedir. temelde düzene aşıktır. tank üzerine çıkacak ya da önüne yatacak yüreği yoktur, tanklar sokağa çıkınca dükkanı kapatır eve gider, divana uzanır.

    nepotizm ve adam kayırma merkez sağ hükümetleri döneminde yedikçe acıkan bir vahşi hayvan gibidir, önü alınamaz, bu yüzden doksanlarda zırt pırt hükümet değişikliği olduğundan üst düzeyde/makamda olsun ya da olmasın memur değişmeleri ve atanmaları hep sorun olmuştur. göreve layık olmaktan ziyade, bir yakını bulmak yeterlidir, zira adalet, hak ve hukuk gibi esasında aynı şeyi anlatan olgulardan habersizdir, onun için önemli olan, tek ideal / ilke "kayrılabilme potansiyelini iyi kullanmak"tır, kullanamazsa determinizme sarılır ya da kullanabilenlere bok atar evdeki divanında uzanırken. tembelliğine değinmeme gerek yok.

    geleneksel değerlerle örülü biraz millî biraz müslüman ama çokça idarî yapının kulu olan, silik ve sinik ama içinde bir o kadar, aileden başlamak üzere toplumu meydana getiren tüm kurumlarda hiyerarşik yapının her basamağında bir üstteki tarafından yani baba/öğretmen/komutan/patron/başbakan tarafından ezilmişliğin bir getirisi olarak otorite kompleksi olan, idareden çoğun ezmeyi ve hor görmeyi anlayan obsesif, depresif ve kızgın bireyler merkez sağın eril tabanını oluşturur. dolayısıya otoriter kimlik evde kadının, milli kimlik önünde kürdün, dinî kimlik önünde azınlıkların ezilmesini öngörür. özetle gücü varsa ezer, tolere etmez. gücü yoksa, kayrılmayı bekler ve gücü eline alınca ezer. insanların sırtını basamak diye kullanır, ezmenin başka bir yolu olarak bunu da söyleyeyim dedim.

    aşırılıklar gelenek değerleriyle törpülenir bu kitlede. bu yüzden merkez sağ tabanında seksizm ve homofobi de etkendir, kendisi gibi olmayana karşı hep bir mesafesi ve nasıl bastıracağını bile bilmediği bir öfkesi vardır buradaki tipolojinin. buna göre bu kimlik aşırılıkları kendisi üzerinden tanımlamaz, kendisini aşırılıklar üzerinden tanımlar, örneğin sünnîliğini aleviler karşısında hatırlar. gülene "karı gibi gülme" der, çünkü karı olmak her zaman kötü bir şeydir. (evrensel bir hakaret hükmü olarak da görülebilir bu, "ibne" de başka bir örnektir.) iyi olan erkek olmaktır, çünkü karı olmak her zaman kaka bir şeydir. kendi karısını ya da kızlarını perdeyi hışımla çekerek korur, çünkü kendi karısı ve kızları "çok" değerli olmasa da aslında, başkalarının da onlara sahip olabileceği fikri yani patriyarka özgü "kaybetme korkusu" üzerinden değer kazanır.

    merkez sağ kafa yapısı başkalarıyla kafayı bozmuştur.

    merkez sağın erkek kitlesi, merkez sağın tüm politik figürleri kadar dediğim dedik ve esnemez bir karakteri bulunan insanlarla doludur. bu toplumda başbakan gibi davranan birçok baba ya da patron gördüğünüze eminim veyahut erkek. hepsi çok güçlü erkeklerdir, sesleri zeus'un gök gürültüsü gibidir. özür dilemeyi, geri adım atmayı ve empati kurmayı bilmez ya da en azından başkasının da başka türlü düşünebileceğini anlayabilecek düzeyde değildir. onun gözünde sadece kendisi vardır, dolayısıyla etrafındaki onu seven / sevmeyen herkes, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, içten içe ondan nefret eder.
44 entry daha
hesabın var mı? giriş yap