297 entry daha
  • evet film bir "onur ünlü kafası" ürünü. zaten leyla ile mecnunu az çok bilen biri filmde neyle karşılacağını bilir. ben de güzel bir zeka ürünü ancak sinematografik açısından pek güçlü olmayan bir filmle karşılacağımı bekliyordum. ta ki o ana kadar.

    --- spoiler ---

    filmin başındaki duraganlık yanımdaki arkadaşımın sanat filmlerinden ürkmesinden mütevellit filmin gidişatı açısından beni biraz endişelendirdi. neyse ki filmin yeni yeni dönmeye başlayan tekerlek gibi yavaştan başlayıp sona doğru hızlanan bir tempoya sahipti. filmin yavaş yavaş bizi içine almasıyla birlikte kah kahkalara boğulduk, kah öfkelendik, kah hüzünlendik, kah düşündük.

    bi kere filmin siyah beyaz oluşu filmi zamansızlaştırarak bir derinlik katmış. ve fimdeki müziklerin ahengi tonu tınlaması birebir filmle uyum içinde. oyunculuklar muhteşem ki leyla ile mecnun kadrosu zaten "olmuş" bi kadro. demet evgar için diyebileceğim tek şey ise "leyla"nın nihayet bulunduğu gerçeği.

    filme cemalin dramıyla başlıyoruz. cemal annesi ve kardeşlerini bir yangında kaybetmiştir. filmin bir yerinde yangını izleyen bir delikanlı görüyoruz. psikiyatr olması muhtemel doktora rüyasına anlatırken cemal, yangına annesini kurtarmak için dalacağı sırada babasının onu durduğunu ve öpmeye başladığını söyler. cemali tahrik eden bu rüyanın mealine dair fikrim yok ancak cemalin yangına tanıklık ettiği aşikar ama yangında rolü olup olmadığına net bir ipucu yok. beri yandan cemal ölmeyi isteyecek kadar etkisi altındadır bu olayın.

    ve yaseminin dramıyla yön değiştiriyo film. yasemin anne babasını küçük yaşta kaybetmiş, kuzeni ve yatalak amcasıyla birlikte yaşayan fabrika işçisidir. yazık ki kuzeninin tecavüzüne maruz kalmış ve hamiledir. cemalle yolları kesişir ve birlikte daha büyük bir dram yumağına dönüşüverirler.

    ve son olarak kitapçı kız defnenin yasemine benzer bir dramıyla karşılaşırız. defne ise doktordan hamiledir ve o da yasemin gibi çıkış noktası olarak cemali görmektedir.

    hülasa cemal insanın ayaklarını yerden kesen asıl şeyin aşk olduğunu keşfeder, ancak umutlarının havada asılı kalmasıyla film son bulur.

    filmin hikayesi budur kısaca.

    filmde güzel ve enteresan olan şey ise mecazların hayat bulması. ilaçların etkisiyle kafayı bulan yasemin ve cemal "uçmuştur" mesela. ya da yasemin kadınlara atfedilen "parmağında oynatma" süper gücüne sahiptir. ve aşırı şüpheci cemalin özelliği ise duvarların ardını görmesi. yahut kitapçı defne kitapların zamanı durdurma gücünden aşırılmış bir özelliğe sahiptir filmde. "başımıza taş yağacak" vecizesi bile gerçeğe dönüşüvermiştir filmde.

    cemalin yasemini öldüresiye dövdüğü, sırf gücünden yaralanmak için defnenin kollarını kestiği sahneler şiddetin gücü nedeniyle ne kadar vurucu etkiye sahipse de cemalin özür dilemek için adeta bir tiyatro sahnesini gerçek hayata uyarlaması da naifliğin/duygusallığın sarsıcı etkisi nedeniyle farklı bir yönden aynı etkiyi yaratan önemli sahneleriydi.

    --- spoiler ---

    velhasıl mükemmel bir filmle yepyeni bir sinema diliyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.
    film insanı büyülüyor adeta. leyla ile mecnunu nuri bilgenin kadrajından izlemiş gibiydim- ki ikisini de çok severim- her bir sahne fotoğraf karesi güzelliğinde.

    metaforsa metafor, benzetmeyse benzetme ve asıl sanatsa sanat. artık sadece "onur ünlü kafası" yoktur bana kalırsa "onur ünlü gözü" gerçekliği de doğmuştur bu filmle birlikte.

    türk sinema tarihine yepyeni bir tarz kazandıran onur ünlü'nün bol bol sinema yapması ve klasikleşmesi beklentisi ve dileğiyle.
459 entry daha
hesabın var mı? giriş yap