24 entry daha
  • kadın haklarının ilk savunucularından , feminizmin kurucusu olarak kabul edilen mary wollstonecraft'la filozof william godwin'in kızı mary on altı yaşındayken ünlü şair shelley'e * âşık olmuş ve o sırada evli olan shelley ile yurt dışına kaçmıştı. birlikte isviçre'ye gitmişler ve leman gölü'nün kıyısında bir şatoda kalmışlardı. komşuları ünlü şair lord byron'la sık sık buluşuyorlardı. bu sırada alman yazarların hortlak öykülerini okuyorlardı. bir akşam lord byron herkesin bir korku öyküsü anlatmasını önerdi. lord byron, shelley ve mary'nin üvey kız kardeşi birer öykü anlattılar, ama mary bir süre öykü aramaya devam etti. her sabah ona soruyorlardı. "öykü hazır mı?" diye. o ise gerçekten etkileyici bir korku öyküsü bulmak için hayal gücünü zorluyordu.

    bir akşam lord byron'la shelley zamanın bilimsel buluşları ve dr. erasmus darwin'in (charles darwin'in dedesi) araştırmaları ve galvanizm hakkında konuşuyorlardı. bir takım kimyasal işlemlerle bir cesedi yeniden canlandırmak mümkün olacak mıydı? o yıllarda insan bedeniyle ilgili bilimsel buluşlar büyük heyecan uyandırmış ve bilimin hayatı başlatabileceği veya ölen birini canlandırabileceği beklentileri doğmuştu. bu konuları dikkatle dinleyen ama kendisi söze karışmayan mary shelley o gece uyuyamadı. genç bir bilim adamının çeşitli uzuvları bir araya getirerek oluşturduğu yaratığın yanında diz çöküşü gözlerinin önünde canlanmıştı. güçlü bir makinenin çalışmasıyla yaratıkta hayat belirtileri görülmeye başlamış, başarısından ürken genç bilim adamı korku ve dehşetle oradan uzaklaşmıştı. tüm bunların hayal olmasını arzu eden genç adam yaratığın ölmesini arzu eder. uyandığında başucunda o korkunç yaratık endişeli gözlerle ona bakmaktadır. bu karabasanla karışık hayali gören mary shelley dehşet içinde gözlerini açar. bu düşünce beynine egemen olmuş, vücudu korkuyla ürpermektedir. beni bu kadar ürküten bu öykü mutlaka başkalarını da etkiler, diye düşünür ve ertesi gün öyküsünü diğerlerine anlatır. önce bunu kısa bir öykü olarak düşünen mary, eşinin önerisiyle öyküyü geliştirir ve roman olarak yazar. tüm zamanların en ünlü klasiği de genç bir kadının imgeleminden doğmuş olur.

    şükran yücel

    ayrıca istatistikler türkiye'deki 100 kişiden 96.5'inin bu kelimeyi 'frankeştayn' diye telaffuz ettiğini ve yazdığını söylemektedir..
244 entry daha
hesabın var mı? giriş yap