aynı isimde "berlin (dizi)" başlığı da var
504 entry daha
  • çok güzel bir şehir. gitmeye değer. diğer avrupa şehirlerine göre soğuk ve sevimsiz bulanlar olsa da bu şehrin mimarisinin ciddiyetinden, insanlarının düzen manyağı olmalarından ve doğu tarafının hala biraz sovyet havası taşımasından kaynaklanır. havanın genelde soğuk yağmurlu ve kapalı olmasının da etkisi vardır tabi. ama başka yerde göremeyeceğiniz şekilde tarihle içiçe olursunuz. hayran olunacak yönleri çoktur. gidiniz.

    gitmek isteyenler için 'berlin guide: nereye gidilir, ne yapılır, hangi çakallıkları yapmalıyım?' adlı eşsiz yapıtım. buyrunuz efem.

    1. buralara gitmezseniz berline gittim diye ortalıkta dolaşmayın, kalbinizi kırarlar:

    -pergamon müzesi. içerdiği babil kalıntılarından dolayı dünyanın sekizinci harikası sayılan, biz türklerin 'ulan adamlar ne çalmış be' diye cıkcıklayarak dolaştığı, yine de hayranlığımızı gizleyemediğimiz müze. babil, bergama(yani pergamon) şehirlerini görebilirsiniz. şehirlerini evet. zira adamlar kapıları, duvar yazıtlarını, tapınakları parça parça götürüp orda birleştirmişler, siz de koskocaman tapınağın içinde falan dolaşıyorsunuz. hatta o zamanki osmanlı yönetiminin 'nerden çıktı bu çanak çömlek amaaaan alın sizin olsun' şeklindeki mallığı da dahil olmak üzere almanyaya getirilme sürecini de dinleyebiliyorsunuz. hitit, asur ve perslere ait kalıntıları da içeriyor. gitmezseniz pişman olursunuz.

    -east side gallery. berlin duvarının bir kısmını yıkıp bir kısmını anıt olarak bırakmışlar, şehrin orasında burasında karşınıza yarı yıkılmış duvar parçaları çıkabilir. east side gallery üzerine resimler yapılmış olan duvar/anıt kısmı. gallery dedim diye kapalı bir yer hayal etmeyin, açık alanda duvar boyu resimlere bakarak dolaşıyorsunuz. yapılan eserler ise bildiğin sanat. çoğunlukla protest anlamlar içeriyor tabi. örnekleri için: http://wild-about-travel.com/…ry-memory-hope-decay/ burdakiler en çok bilinenler. bu arada berlin graffiti/sokak sanatı konusunda çok gelişmiş bir şehir, her yerde yazılmış/çizilmiş güzel birşeyler görebilirsiniz.

    -topography of terror. burası nazi dönemi, ikinci dünya savaşı ve soğuk savaş dönemiyle ilgili pek çok şey görüp okuyabileceğiniz bir açık hava müzesi. genel olarak 'lanet olsun faşizme, zaten hitlerin babasını da sevmezdik' ve 'duvar yapıldığında çok çektik biz çocuğum çok' temaları üzerine yürüyor. nazi döneminin iğrençliğini gözler önüne sermesi bir yana, hitlerin halka sürekli 'büyük almanya,dünya devi almanya' vaatinde bulunarak, sevmediği herkesi hedef gösterip düşmanlık yaratarak, geçmişte yapılan hataları sevmediği güruhların sırtına yükleyerek iktidara gelişini ve 12 yıl iktidarda kalmaya devam edişini anlatıyor. çok tanıdık gelmedi mi? almanya şu an bu deli adamı destekleyip 12 yıl iktidarda tuttuğuna köpekler gibi pişman. belki bir gün biz de oluruz.

    -holocaust museum. burası adı üzerinde soykırım müzesi. ben topography of terrordan hemen sonra burayı da gezme gafletinde bulundum ve bir gün kendime gelemedim. burayı küfretmeden, isyan etmeden gezemiyorsunuz. ve anlıyorsunuz ki sadece üç beş adam değil, bütün bir alman halkı suçlu. sadece yahudiler değil muhalifler, gazeteciler, yazarlar, çingeneler, diğer azınlıklar, eşcinseller, psikiyatrik hastalar, yaşama umudu kalmamış terminal dönem hastalar da ayrımcılığa, işkenceye uğramış, topluca öldürülmüş. ve bu bir gecede olmamış. gizli saklı olmamış. ırkçılık, ayrımcılık, yaşama şansı olmayanların öldürülmesi gerektiği gibi düşünceler taa 30ların başından beri dile getiriliyormuş zaten. eyleme geçmesi ise 1938-1943 arasına yayılan bir süreç boyunca, açık açık gerçekleşmiş. ve halk yahudilerin sokaklardan toplanıp götürüldüğünü, psikiyatrik hastaların katledildiğini bile bile bu adamı desteklemeye devam etmiş. bazı afişler var o dönem asılan, mesela birinde şu yazıyor: 'bu adama (burda normal olmadığı belli olan bir hasta resmedilmiş) bakmak için yılda bilmemkaç bin para harcıyoruz. bu parayı bu adam için vermek istiyor musunuz gerçekten?' birinde de sarı renkli, üzerinde jude yazan yahudi yıldızının üstünde şunlar yazıyor: 'sizden daha aşağılık bir insanla karşı karşıya olduğunuzu anlayabilmeniz için yaptık'. kanınız donsa da bu müzeye gidin. yaşayan her insanın bunları görmesi lazım.

    -neues museum
    -museum naturkunde
    bunlara gitmedim ama çok iyi olduğunu duydum. neues mısırdan getirilen pek çok antik şey, naturkunde de doğayla ilgili bişeyler içeriyormuş. şimdiye kadar yazdıklarım pergamon dışında ücretsizdi ama bunların bilet parasının kol gibi gireceğini tahmin ediyorum, eğer gidecekseniz berlin pass almanız iyi olabilir. belli bir para karşılığında müzelere sınırsız girme hakkı veren hede.

    - reichstag. burası berlinin arch'ı. eğer diğer avrupa şehirlerine gittiyseniz o şehrin alameti farikası modunda olan pek çok arch görmüşsünüzdür, bunun olayı baya büyük olması, şehrin turistik merkezinin tam ortasında olması, çevresinde de meydan ve turistik başka şeylerin bulunması. burda güzel bir gün geçirebilirsiniz, iyi profile picture çıkar, çaprazındaki tiergarden'e (kocaman bir park) geçer göt yayarak günü tamamlarsınız.

    - ikinci el pazarı. belli günler toplanıyor sadece. ucuza pek çok ikinci el eşya ve eve dönünce millete dağıtmak için souveneir bulabilirsiniz. ben baya iyi durumda bir deri çantayı 10 euroya, deri cüzdanı 3 euroya aldım, diğer bütün hediyelerimi ve kendime aldığım birkaç parçayı da 15 euroya toparladım. ki baya aldım, en az 10 kişiye hediye vermişimdir. pazarlık yapın.

    2- iki gün yukardakileri gezdiniz, zamanınız var. e hadi buralara da gidin bari gelmişken:

    - parlamento binası. burası 1800lerde kralın yaptırdığı kocaman eski bir şato misali bina. üzerinde de 'almanya halkı için' yazıyor. kral o zamanlar monarşiye yeni geçilmişken milletvekillerinin halkı gerçekten temsil ettiğine inanmıyormuş, atarlanıp bunu yazdırmış. kendisi atara atar gidere gider kafasında bir abimizmiş anlayacağınız. bu binayı ilginç kılan şey ise eski binanın aynen korunup içine modern bir cam kubbenin yapılmış olması. meclis bu cam kubbenin altında toplanıyor, halk da gelip izleyebiliyor. cam kubbenin anlamı 'şeffaflık' vurgusunda bulunmak. eski ve yeninin birbirini mahvetmeden biraraya getirilmiş olmasının güzel bir örneği, ki bunu şehrin pek çok yerinde görebilirsiniz zaten. bu arada cam kubbenin tepesine kadar baya bir rampa çıkıyorsunuz ve bu sırada çevrenizde gördüğünüz yapıları size sırasıyla açıklayan bir ses kaydını dinliyorsunuz. tüm şehre bir özet atıyorsunuz yani, hoş.

    -tiergarden. burası şehrin ortasında kocaman bir park, içinde heykeller falan var. fazladan bir gününüz varsa ve gidip bütün gün yayılmak istiyorsanız olabilir. yürüyerek ya da bisikletle gezebilirsiniz.

    - berlin dom. berlinin en büyük katedrali. katedral, büyük, baya süslü, içinde tüm kraliyet ailesinin mezarları var. tepesine çıkıp şehre kuşbakışı bakabiliyorsunuz.

    - berlin kulturforum, ya da berlin filarmoni orkestrasının konser verdiği altın renkli yer. binanın pek bir esprisi yok ama filarmoni orkestrası konserine gidebilirsiniz. baya ünlü bir orkestra, öylesine gidip ucuz bilet bulma olasılığınız var.

    - gay area. nollendorf metro istasyonunda inip mortz strasse boyunca yürüyün. gaylerin çok takıldığı, güzel cafeleri-barları olan elit tatlı bir muhit.

    3. yerimde duramıyorum ve param götüme batıyor diyenler için:

    - televizyon kulesi. şehrin her yerinden görülen kırmızı beyaz uzun kule. tepesine falan çıkılıyor.

    -nehir turu. berlin genel kanının aksine içinden geçen kanallarla dolu sulak bir şehir. 11-12 euroya kanal turu yapabiliyorsunuz, ama açıklama ingilizce ve anons şeklinde, pek bir şey anlaşılmıyor ve kısa sürüyor. illa bir vapur bir su göreyim ben diyorsanız gidin.

    -manhattan area. burası duvar döneminde arada kalıp öyle boş boş beklemiş bir alan, duvar yıkılınca da doğal olarak patlamış ve gökdelenler, işhanları, avmler falan yapılmış. berlinin maslağı, leventi yani. almanlar bir bok varmış gibi anlatıyorlar ama gidince 'e aynısı istanbulda da var bunların so what' diyorsunuz. gitmek istiyorsanız metroda potsdamerplatz yazan yerde inin, orası.

    4. alışveriş yapmadan güne başlayamıyorum şekerim diyen kadınlar, kadınlarımız:

    metroda wittenbergplatz-kurfürstendamm durakları arasında uzanan caddede pek çok markayı bulabilirsiniz. fiyatlar ortalama. illa avm istiyorsanız alexanderplatz metro durağında inin, alexa diye bir avm var. başka da avm bilmiyorum. bir ankara değil nihayetinde.

    5. tatile geldik yiyelim hacı diyen dombililer, dombililerimiz:

    almanların yemeği sosis. sosisin değişik versiyonlarını yiyip duruyorlar, kafaya takanlar için söylüyorum, hepsi domuz eti tabi ki. currywurst sosis, patates, köri sosu, baharatlardan oluşan bir versiyonu mesela. şehrin her yerinde currywurst, hotdog ve başka sosisli hedeler bulabilirsiniz. tadı baya güzeldi bence. berliner denilen bir pastaları var, orda en hasını yemeden dönmeyin. berlinde tutunup yayılmış bir döner çeşidi de var: mustafa's gemüse kebab. gemüse sebze demek, kabaca sebzeli döner diyebiliriz. tadı güzel cidden, ama tek bir büfede satılıyor ve bir saat sıra bekliyorsunuz. mehringdamm metro durağında inince hemen karşınıza çıkıyor.

    6. içmece sıçmaca?

    berlinde her yer bar, herkesin elinde bira var. ama türkler dışında kimsenin bir taşkınlık yaptığını görmedim. orda biraya doyacaksınız. tekno için en ünlü olan tabii ki berghain, warschauer strasse metro durağında inip baya yürüyorsunuz. kitkat ve katerbleu da baya iyiydi. ama clubların önünde bekleyip bekleyip alınmama gibi bir risk var, birkaç saat beklemeye hazır gidin ve turist gibi giyinmeyin, olabildiğince de konuşmayın.

    7. ona küçük çakallıklar yapın:

    bir günlük-haftalık-aylık ulaşım ticketları var. onlardan alın, metroyu çok kullanacaksınız, kontrole takılır göte gelirsiniz. hostel seçerken metro durağına yakın olması yeterli. check-in hostelde kaldık biz, memnun kaldım öneririm. az para harcamak istiyorsanız yemek yapın, ama bunu yapmak için meyve-sebze satan migros tarzı bir yere gitmeniz lazım ki bunlar da az. edeka diye bir market bulabildik biz sadece, alexa avmsinde var. ıvır zıvırı rossmanndan alın. aç kalırsanız 4 euroya arap yemeği, currywurst yiyin tok tutar.

    berlinin havası boktandır, çoğunlukla soğuk, kapalı ve yağmurludur. baharda bile 10-15 derece oluyor ancak. yanınıza mutlaka kapşonlu bir mont ve yağmura dayanıklı botlar alın. hep onları giyeceksiniz. gece çıkarken giyerim diye hiiiiiiiç kısacık etekler topuklular almayın kızlar. hem yağmurda yerlerde yuvarlanırsınız, hem de almanlar aşırı sade giyiniyor onların yanında paçoz gibi kalırsınız. gece dışarı falan tayt ve bot/düz ayakkabıyla çıkıyorlar, cidden. gün içinde yanınızda güneş gözlüğü ve şemsiye taşıyın. bir güneş açıyor, beş dakika sonra sağanak bastırıp ağzına sıçıyor çünkü. şemsiye önemli, biz bir haftada üç şemsiye parçaladık rüzgardan.

    iyi gezmeler.

    edit: en iyi avmsi kadewe adında bir yerdir, kurfürstendamm durağında. 6-7 katlı, girişinde 10dan fazla dilde hazırlanmış avm haritası bulabileceğiniz lüks bir yerdir. thanks to struga.
1630 entry daha
hesabın var mı? giriş yap