49 entry daha
  • uzun zamandır hakkında yazmak istediğim halde, filmin benim için anlamının karşılığı olan kelimeleri bulamadığım için ertelediğim filmdir.

    öncelikle yorumları okudum. "evlilik dışı ilişkileri itlaf ekibi" olan sözlük tayfası bile, nedense bu filmi pek inandırıcı bulmuş.

    gerçek aşk!???

    gerçek olmayan aşk nasıldır ki?
    ilişkilerin, beraberliklerin, dostlukların ve en çokta evliliklerin sahtesi olurda,aşkın sahtesi nasıl olur?

    aşk hesabı sorulabilen ama verilemeyen tek duygudur belkide.

    işte hikaye böyle başlar:
    birlikte olmanızın imkansızlığını bilerek, birisini yanınızda olamasa da sevebilir misiniz?
    görmediğiniz halde ölümüne kadar hep sizi sevdiğini öğrendiğinizde ne yaparsınız?

    evliliğin sıradanlığında kaybolmuş, aşkın, tutkunun, çocukça heyecanın, öldürücü mutluluğun, nedensiz gülümsemenin ne olduğunu belki hiç bilmeyen belki hatırlamak için hiç bir nedeni kalmamış.... bir kadın.

    hayatı sorgulamak ve ummaktan çoktan vazgeçmiş, kendini hiç bir yere ait hissetmeyen... bir adam.

    hiç sormadan kapıyı çalmadan içeri giren bir misafir:
    aşk;
    seçme şansı bırakmayan tutsaklık, hiç pişmanlık duyulmayan günah, asla gerçekleşmeyecek hayaller....

    geçmişin ve geleceğin silindiği o "an".
    eli kapıda asılı kalan bir kadın
    kapının dışında bekleyen bir adam
    bir daha böyle bir şansları olamayacağını bilerek beklerler... beklerler...

    özlem ve pişmanlıklarla geçip giden yıllar.....

    -son-

    başka türlü olabilir miydi?
    belki
    ama olmadı.

    francesca: görmek istediğini gördü. dört günlük bir macera değildi. bunu görmeseydi ,hayatı boyunca yaşadığın gerçek ve gerekliliğini sorgulayarak pişmanlık duyacaktı.
    robert: son vuruşunu yaptı. aşkının gerçek olduğunu ve her şeyi göze aldığını göstererek gitti. ardında, onu asla unutamayacak bir kadın bırakarak.

    gerçek:
    kadın, kocası ve çocukları için değil, aşık olduğu bir adamı- sebep oldukları yüzünden- ömür boyu mahkum kalacağı bir vicdan azabından kurtarmak için gitmedi.
    belkide o gün oracıkta ölmüştür. kimse görmeden.
    adam, asla ona ait olmayacak bir kadını sevmenin acısı hep içinde taşıyacağını bilerek geride kalanında kıramayacağı zincirleri gözüne sokarak gitti.
    belki o da oradan gitmemiştir hiç. ruhu hep orada hapis kalmıştır. kimse görmeden.

    sonuç:
    olduğunu sandığımız şey belki de hiç olmamıştır. hepimizin birilerinin yolundan çekilme tarzı farklıdır.
    yaptıklarımızı, söylediklerimizi , yaşadıklarımızı haklı çıkaran bahanelerimiz vardır.

    ....ama hiç bir bahane sevdiğimiz bir insanı yok saymamıza neden değildir.
51 entry daha
hesabın var mı? giriş yap