31 entry daha
  • (bkz: gilliam'ı severiz brazil'den ötürü)
    oraya 12 maymun gelse de olur, monty pyton ekibindeki herhangi işi de...
    esasen gilliam'ı genel olarak severim
    ama bu filmi diğer performanslarına yaklaşamamış. çok şey söylemiş evet (film gönderme ve alt metin kaynıyor, bildiğin maden) ama işte tüm bu güzellikler bütünsel bir etki bırakmadı bende. kafası dolu ve söyleyecek çok sözü olan ama anlatım biçimi ile içeriği aktarma konusunda başarılı olamayan bir dostla sohbet etmek gibiydi. (güzelliği oluşturan parçalar değil onların arasındaki uyumdur)
    benim özellikle hoşuma giden kısım yöneticinin oğlu ile arasında geçen konuşmalardan "sen seçilmiş olansın" (chosen one, burada matrix ve fallout serilerine el sallasak olur yani, garip kaçmaz) dedikten sonra "şaka lan şaka, sen sadece çok iyi bir araçsın" muhabbeti oldu. ve filmin diğer bölümlerinde de arada vurgu yapılan araç kavramı ile alaaddin şenel hocayı ve onun ozmos kronos'unu anmamak olmaz. insanın sistem içerisinde bir araç olarak anlam kazanması ve ne denli faydalı bir araçsa o derece kıymet taşıması, bilinen bu gerçeğe rağmen de her birimizin kendimizi chosen one sayması, (nimetten saymak da dersek olur bak) hepimize satılan seçeneklerin marka imajları doğrultusunda kendimizi özel hissetmemize odaklanmış olması gibi, çok şey düşündürüyor film.
    bak işte terry gilliam filminin ivedik filmlerinden farkı da bu, adamın en vasat filminin tek bir diyaloğu bile çözdükçe çözülüyor.
    herneyse, sinemanın don kişotlarından gilliam'ın bir filmini kazasız belasız tamamladığını görmek bile çok güzel.

    ek olarak: christoph waltz her zamanki gibi on numara, matt damon'u tanıyamadım.
    vee, marc caro, jean-pierre jeunet ve tim burton ekolünden görsellik beni hep cezbetmiştir.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap