33 entry daha
  • çok uzun zamandır kilo problemim var, problemden kastım acayip bir göbeğim var, yaşım da 38 oldu, artık başlamam lazım deyip, diyetisyen kontrolünde başladım diyet yapmaya.

    ilk gittiğim gün diyetisyenim beni bir tartıya çıkardı, sonuç faciaydı. 20 küsur kilo fazlam vardı, değerlerim benim obez olduğumu gösteriyordu. metabolizma yaşım ise 42 filandı sanırım.

    diyetisyen ne kadar çay kahve içtiğimden, ne kadar yemek yediğime, işimden, hareketliliğime kadar bir sürü soru sordu, elime bir diyet listesi verdi.

    çay kahve azaltıldı, yerine çok fazla su içilmeye başlandı. kahvaltıdan reçeller, yağlar, sucuklar vs. çıkarıldı, yerine klasik bir kibrit kutusu kadar peynir, 5 zeytin, 1 yumurta geldi. aralarda kuru yemişler, kuru meyveler, ana öğünlerde sadece 6 kaşık kadar evde pişen yemekten yenilmeye başlandı. her ana öğüne yağsız salatalar eklendi. her öğünde ise 1-2 şer bardak su içildi.

    ilk günler çok iyiydi, kendi irademe şaşırıp kaldım, sanırım bunda her hafta sınava girecek öğrenci misali o tartıya çıkıp değerlerimin ölçülmesinin de etkisi var.

    sürekli su içmekten ötürü zamanım tuvalette geçmeye başladı, hele ilk günler daha tuvaletten çıkmadan tekrar çişimin geldiği bile oldu. sonra bünyem alıştı sanırım su içmeme. su içmemeyi sadece deterjanla susuz bulaşık yıkamaya benzetiyor diyetisyenim.

    bazı haftalar iş veya gezmek için şehir dışına çıkmam gerekti, bu da diyeti bozmak demek benim için, yolculuk yaparken su içmek tuvalete de gitmeyi gerektirdiği için diyetimi bozdum, gittiğim yerlerde de ben bir kuru yemiş yiyeyim diyemedim, dışarılarda yemek yemek zorunda kaldım. o haftalarda kilo veremedim hiç, ancak almadım da sabit kaldı kilom.

    bir sürü şey öğrendim diyet yaparken, vücutta sadece yağ değil, su birikmesinin de kilodan sayıldığını mesela. çay ve kahvenin de vücutta su tuttuğu için yasak olduğunu.

    4 ayda yaklaşık 12 kilo kadar verdim, memnunum halimden, biraz daha vermem gerekiyor. ancak zorlanmaya da başlamadım değil, canım sürekli bir şeyler atıştırmak istiyor bazen. makarna yemeyi de özledim, arada ödül olarak sadece bir kase kadar makarna yiyebiliyorum. o da beni doyurmadığı için yememeyi tercih ediyorum. kek, pasta, poğaça, fırından yeni çıkmış taze ekmek de özlediğim şeyler arasında.

    bu diyet süreci yemek yapma alışkanlıklarımızı da değiştirdi evimizde, artık hamur işi yok, kızartmaları, fast foodları, pizzaları, dışarıda yemek yemeleri filan unuttuk.

    dışarıda yemek yememiz gerekiyorsa, 2 tane büyük lahmacun serbest veya bir porsiyon kuşbaşı et/tavuk. en çok lahmacuna sevindim sanırım.

    diyetisyenime hayatım hep böyle mi geçecek diye sordum bir gün, eğer ideal kiloma inersem zaten canım yemek yemek istemeyecekmiş. ideal kilosuna inenlerin tekrar kilo alma oranı %15'miş ama eğer diyet yaparken yarım bırakılırsa tekrar kilo alma oranı %80'miş.

    ben senin hayatını düzene koymaya çalışıyorum diyor kendisi, nasıl yemek yemem gerektiğini öğretmeye de çalışıyormuş.

    erkeklerin diyet yapması kadınlara göre çok daha kolay, erkekler eğer diyete uyarsa kilo veriyor, kadınların ise işi (sanırım hormonlardan dolayı) bu anlamda daha zor. diyete uysa bile kilo veremeyebiliyor kadınlar.

    uzun vadede diyet yaparken kilo yavaş yavaş verilince bir şeyleri başardım deyip, insan şevkleniyor, eğer kilo probleminiz varsa diyetisyen kontrolünde diyet yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. aslında zor değil, çok temel kurallar var, onları uyguluyorsun, bir bakmışsın kilolar gitmiş.

    çok sıkıcı yanları da var tabii ki, canım çok şiddetli bir şekilde bir şeyler yemek istiyor bazen, ancak bir süre sonra geçiyor. yememeye de çok kafayı takmamaya karar verdim, taktıkça insan daha da fazla yemek istiyor. can bir şeyler atıştırmak istediğinde kafayı çalıştırıp oyalanacak bir şeyler bulmak lazım. eğer kendinizi de çok durduramazsanız yiyin gitsin istediğinizi.
357 entry daha
hesabın var mı? giriş yap