2 entry daha
  • öncelikle bu yazıyı telefondan yazdığımı belirtmek istiyor, muhtemel yazım ve anlatım hatalarım için baştan özür diliyorum. en kısa zamanda kontrol edeceğim yazıyı.

    peki niye bu acele? filmi yeni izlemişken her şey tazeyken yazmak istiyorum.

    şimdi...

    yakın bir arkadaşım geçenlerde "bebişim beyaz tanrı filmine 2 biletimiz var ama gidemeyeceğiz. sen giden mi?" dedi. ben de "he ya giderim ne de olsa işsizim" dedim. konusunu azıcık okudum ama işte "bir kiz var bir de onun köpeği sonra barınak varmış" ekseninden çıkamadım. spoiler yemekten ya da kötü yorum okumaktan korktum açıkçası çünkü evden pek çıkmıyorum. sinema da evden çıkmak için güzel bir bahane olduğundan hevesim kırılmasın dedim.

    peki bunlarını niye anlatıyorum, özetlersem:

    1 - bir kere bu filme ben gitmedim, film bana geldi yani beğenilerime ya da önerilere dayanarak bir seçim yapmadım
    2 - konusuna hakim olmamakla birlikte off hayvanlı filmmiş (sanki leslie meh), peff şeklinde olumsuz bir düşünce ile gittim.

    sonuç:

    iki kelime ile "ağzıma s.çıldı".

    tamam aylardır ışid bilmem ne derken korkunç katliamlar duyduk, korkunç ölümler. insan denen varlığın ne kadar korkunç olabileceğini sanırım artık daha iyi kavradık yanı başımızda olanlarla ama bu film yine de korkunç bir tokat vuruyor insanın yüzüne. ağız burun kanatan cinsten hem de. insanlar sadece kendilerine zarar vermiyorlar, çevrelerindeki her canlıya zarar verecek güçteler. zarar vermek sadece canını yakmak da değil, insan denen canavar başka canlıları da canavarlaştırmaya muktedir. işte bu film bunu gösteriyor.

    evet filmin sonunda uyarı var, çekim aşamasında hiçbir köpeğe zarar verilmemiştir diye. vermemişlerdir de orada yenen b.kları yiyen insanlar yok mu? var allah kahretsin ki var.

    film hakkında çok farklı yorumlar var burada. size tavsiyem feher isten başlığı altındakileri de okumanız. ben sanırım sadece insanların zalimliklerine odaklanabildim. başka bir şey görmedi gözüm.

    aynı şeyleri avatar * "appa's lost days"de de hissetmiştim ve size bir şey söyleyeyim mi, o 20 dakikalık bölüm de bu filmden az etkileyici değil. bu karşılaştırmada yerme ya da yüceltme yok, yanlış anlaşılmasın. sadece sevgi dolu bir hayvanken kaçırılıp oradan oraya sürüklenen appa'nın dramı, geçirdiği değişim ve sonunda insanlardan ürken yaralı bir hayvana dönüşümü inanılmaz etkileyici.

    --- spoiler ---

    aynı, kendisini yakalamaya ve barınağa götürmeye gelen görevlinin elini yalayan hagen'in korkunç bir katile dönüşmesi gibi.

    --- spoiler ---

    ay çok yazdım. kısaca azıcık bile düşünürseniz eleştirecek bir sürü nokta bulursunuz filmde. tamam ama bu film kusurlarının toplamından fazla. izlemeye değer bence. işte öyle.

    haaaaa unutmadan, filmin müzikleri de inanılmaz güzel ve her güzel soundtracki burada paylaşmayı görev edinmiş ben görevimi tamamlamak isterdim ama henüz bir şey bulamadım. bulunca koyarım.
31 entry daha
hesabın var mı? giriş yap